 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/15256
K: 1989/17235
T: 13.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izalei-i şuyu davasına dair karar davalılardan Mehmet B. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava 4 parça taşınmaz ortaklığının giderilmesi isteğinden ibarettir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- 2148, 2161 ve 2337 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş Veli B. mirasçısı Zeliha B. davaya dahil edilmemiştir. Sağ ise kendisinin, ölmüşse ibraz ettirilecek veraset ilamında saptanacak mirasçılarının davayı katılmalarının temini gerekirken bundan zuhul olunması,
2 - 1734 parsel ile ilgili temyize gelince: Satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde bina, ağaç vesaire gibi muhdesat varsa bunlar M.K. 619 uncu maddesi uyarınca arzın mütemmim cüz'ü sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilir. Ancak bunların bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir. Oran kurulurken muhdesatın ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değeri takdir ettirilir. Bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanır. Bulunan tüm değer muhdesat bedeline ve arzın kıymetine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibariyle ne kadarının muhdesata, ne kadarının arza isabet ettiği belirlenir. Satış bedelinin dağıtımında da, bulunan bu yüzde nisbetler gözönünde tutularak muhdesata isabet eden kısmın sadece muhdesat sahibine veya payları nisbetinde sahiplerine, arza isabet eden kısmın da payları oranında tüm paydaşlara verilmesi icap eder.
Muhdesatın arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa aidiyetinin anlaşılması halinde bu şahsı muhdesat nedeniyle davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir.
1734 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki evin paydaşlardan Süleyman'a ait olduğu tapunun beyanlar hanesinde yazılı meşruhattan anlaşılmaktadır. Bu itibarla yukarıda yazılı esaslar nazara alınarak oran kurulup satış bedelinin buna göre tevzii gerekirken bina bedelinin adı geçen paydaşa verilmesi şeklinde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bu kısmının da bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428 inci maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 13.11.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.