 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/1230
K: 1989/3805
T: 06.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava şuf'a hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olup mahkeme davayı kabul etmiştir. Karar davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip herbir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkını kullanması M.K.'nun 2 nci maddesinde yer alan objektik iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazar alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda : Dava konusu şuf'alı payın bulunduğu taşınmaz 154 parsel halinde iken davacı ile davalıya pay satan (A.D.) arasında haricen ve fiilen taksim edilerek ayrı ayrı kullanıldığı, bu kullanım devam ederken taşınmazdan DSİ kanalı geçirilmesi sonucu parselin üçe bölündüğü, bölünen parçaların krokilendirilerek 717,718, 719 parsel numaralarını aldığı, bunlardan 718 parselin DSİ'nin sulama kanalı içinde kaldığı, 719 parsel ile 717 parseller ise müştereken davacı ile satıcı arasında kayıtlı kaldığı, davacının 719 parselden diğer paydaşın davalıya pay satması üzerine şuf'a davası açması üzerine yukarıda açıklandığı üzere harici taksim yapıldığı kabul edilerek bu davanın red edilerek kesinleştiği, dava konusunu oluşturan 717 parselin de aynı şekilde fiili taksime dahil buluduğu, evvelki sahibi (A.D.)'e ayrılan parça içinde kaldığı ve krokisinde bile gösterilen "719 no'lu parsel içinde kalan" kısım davacıya ayrıldığı ve şuf'alı yapın arazi üzerinde belirtilerek ayrı bir parça halinde davalıya satıldığı dosya içindeki belge, bilgi ve keşif tutanağı krokisinden anlaşılmaktadır.
Şuf'a hakkı müşterek mülkte müşterekler arasındaki öteden beri kullanılagelmekte olan müşterek kullanılmaya dışardan yabancı bir kimsenin girmemesini amaçlar. Eğer tapuda müşterek kayıtlı olmak beraber kararın baş kısmında açıklandığı üzere haricen ve eylemli olarak ayrı ayrı kullanılmak üzere bir taksim yapılmışsa davacının tapudaki müşterekliğe dayanarak şuf'a hakkının kullanılması hem şuf'a hakkının amacına hem de M.K.'nun 2 nci maddesindeki obijektif iyiniyet kurallarına aykarı olur ve yasal himaye görmez.
Mahkemenin bu durumu nazarı dikkate almadan davayı kabul etmesi isabetli görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile MUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 6.3.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.