 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E:1989/10406
K:1990/4042
T:26.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* TAKSİM
ÖZET :3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1. maddesi uyarınca, tapuda kayıtlı olsun veya olmasın; harici ve rızai taksimin varlığı belgelerle, bilirkişi veya tanık sözleri ile kanıtlanabilir. Diğer bir anlatımla, taksimin varlığının münhasıran belge ile isbat zorunluluğu yoktur. Medeni Kanunun 611/2. maddesi kadastro davalarında uygulanmaz.
(3402 s. Kadastro K. m. 15/1)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 79 parsel sayılı 18960 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve paylaşma nedeniyle davacı Halil, 81 parsel sayılı 114, 82 parsel sayılı 14200, 83 parsel sayılı 81, 84 parsel sayılı 12600 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar da aynı nedenlerle davalı Dursun adına tesbit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonunda reddedilen Halil, dava dışı 85 sayılı parsel ile dava konusu parsellerin, davalı ile paydaş oldukları tapu kayıtları kapsamında kaldığını, paylı ortaklığın bozulmadığını ve bu taşınmazlardan geçen kadim yol bulunduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parsellerin davacı Halil mirasçıları ile davalı Dursun adına paylı olarak tapuya tesciline, patika yolun haritasında gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tapulu olduğu, taraflar arasında yazılı taksim sözleşmesi bulunmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1. maddesi uyarınca tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, harici ve rızai taksimin varlığı belgelerle, bilirkişi veya tanık sözleri ile kanıtlanabilir. Diğer bir anlatımla taksimin varlığının münhasıran belge ile isbat zorunluluğu yoktur. Medeni Kanunun 611/2. maddesinin kadastro davalarında uygulama olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf taksime dayandığına göre, taksimin varlığını, tarihini, taksime bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldığını ve harici taksimin bozulmadığını kanıtlama zorundadır. Kadastro tesbiti sırasında bilirkişiler taksimin varlığından söz etmişlerdir. Hal böyle olunca, taraflardan delilleri sorulmalı, bildirecekleri tanıkları arazi başında dinlenmeli, tesbit bilirkişilerinin de tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.3.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.