 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1988/66
K: 1988/1812
T: 09.02.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Dava, taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı, davalının 1.11.1985'de kiralananı tahliye etmeyi taahhüt ettiği halde bunu yerine getirmediğini ileri sürmüş, davalı ise 1977'den beri her dönem taahhüt alınıp bunun tehdidi ile kira artırılarak yeniden akit yapıldığını, tevali eden taahhütlerin geçerli bulunmadığını ayrıca taahhüt tanziminden sonra akit yapılıp taahhüdün geçersiz olduğunu savunmuştur. Davalı 27.9.1984 tanzim tarihli belge ile kiralananı 1.11.1985'de tahliyeyi taahhüt edip bilahare 1.11.1984 başlangıç tarihli kira sözleşmesi özel şart dördüncü maddesinde de 1.11.1985'de kiralananın tahliyesini taahhüt etmiştir. Sözleşmeye konan bu madde ile 27.9.1984 tarihli taahhüdün geçerliliğini koruduğu vurgulanmak istenmiştir. Davalı, davacının kötü niyetli olduğunu ispat bakımından bir delil de getirememiştir. Bu nedenle geçerli bulunan taahhüt nedeniyle kiralananı tahliyesine karar verilmek gerekirken aksi görüş ve düşünce ile davanın reddi doğru bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428 inci maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 9.2.1988 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI Dava taahhüt nedeniyle tahliye isteği olup davalı savunması iki yönden toplanmıştır. Bunlar tevali eden taahhütlerin geçersizliğiyle taahhüdün verildiği 27.9.1984 tarihli belgeden sonra 1.11.1984'de yeni bir akit yapılmakla taahhüdün geçersiz hale geldiği hususlarıdır. Davalı taahhüdün verilmesinde davacının kötü niyetle hareket ettiğine dair delil ibraz edememiş, bu konudaki savunmasını da ispatlayamadığından mahkemenin tevali eden taahhütlerin geçersiz olduğu şeklindeki gerekçesi isabetli değilse de 27 Eylül 1984 tarihli taahhütten sonra 1.11.1984 tarihinde yeni bir sözleşme yapılması taahhüdün gecersiz hale getirmiş davacı da takibi kontrattaki taahhüde değil, geçersiz hale gelen taahhütnameye göre yapmakla davanın reddi sonucu itibariyle doğru bulunduğundan çoğunluğun, kararın bozulması yönünde beliren görüşlerine katılmak mümkün değildir.
Bu bakımdan kararın onanması gerektiği düşüncesiyle bozma kararına katılmıyoruz.