 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1988/6494
K: 1988/11950
T: 09.09.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, temerrüt nedeniyle tahliye davasıdır. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 1985 Ağustos-Aralık ayları kira parasının anlaşmaya göre ödenmesi gereken süre içerisinde ödenmemesi sebebiyle BK.nun 260. maddesi uyarınca yasal içerikli temerrüt ihtarnamesi tebliğ ettirmiş, 18.12.1985 tebliğ tarihine göre 30 günlük süre geçmeden dava açıldığından bahisle tahliye isteği reddedilmiş, ancak kira alacağının tahsiline karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmeyerek 13.2.1987 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra hükmen tahsiline karar verilen kira alacağının tahsili için 15.4.1987 tarihinde takip yapılmış, takip devam ederken 8.10.1987 tarihinden evvel tebliğ edilen temerrüt ihtarına dayanarak tahliye istemi ile bu dava açılmıştır. Temerrüt ihtarının konusu teşkil eden kira alacağının 19.11.1987 tarihinde dava devam ederken ödenmiştir. Bu durumda ihtar konusu alacak için borçlunun temerrüde düşmediği söylenemez. Esasen mahkemede davayı temerrüt olgusunun gerçekleşmediğinden değil dava hakkının alacak ilamının kesinleşmesinden 8 ay kadar sonra kullanılmasının MK.nun 2. maddesindeki objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşdırılamayacağından ve evvelce açılan davanın süreden reddedilmiş bulunması sebebiyle davayı reddetmiştir.
Süreden reddedilen tahliye isteği görülmekte olan dava için kesin hüküm oluşturmaz. Temerrüt hali oluştuktan sonra yeniden dava açılabibir. Temerrüt oluştuktan veya temerrüt konusu alacağın tahsiline ilişkin karar kesinleştikten sonra çok uzun bir sürenin geçmesi ve kira dönemleri itibariyle akdin yenilenmiş olması iyiniyet kuralını düşündürebilir. Fakat olayımızda davacının kesinleşen ilamı takibe koymak ve ödenmemesi sebebiyle eski temerrütten dolayı dava açması, bu konudaki iradesini açıklamış bulunması aktin yenilenmesini önlediği gibi kötü niyeti ortadan kaldırır. Diğer taraftan yasada temerrüt sebebiyle dava açılması için bir süre öngörülmemiştir. Bu durumda tahliyeye karar vermek gerekirken yazılı düşünce ile davanın reddedilmesi isabetli değildir. Kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK. nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 9.9.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.