 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1988/16089
K: 1989/232
T: 17.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi isteminden ibarettir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6570 sayılı yasa kapsamına giren kiralananı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracının yaptığı sözleşmeye dayanarak aktin hitamında, isterse 6570 sayılı yasanın 7/d maddesindeki sürelerden yararlanarak kiracı hakkında ihtiyaç nedeni ile dava açabilir. Bu iki yoldan hangisi yararına ise onu seçmek yeni malikin hakkıdır. Davada 6570 sayılı yasanın 7/d maddesine dayanılıyorsa yeni malikin dava açabilmesi için iktisaptan itibaren 1 ay içinde kiralananı satın aldığını, ihtiyacında kullanacağını kiracıya bildirmesi ve yine iktisaptan itibaren 6 ayın geçmesini beklemesi gerekir. İhtarın iktisaptan itibaren 1 ay içinde kiracıya keşidesi değil, tebliği şarttır. Davanın iktisabı izleyen 6 ay geçtikten sonra açılması süreye bağlı değildir. Aktin sonuna kadar dava ikamesi mümkündür. 1 ayın ve 6 ayın hesabında iktisab edilen günün de hesaba dahil edilmesi gerekir. 6 aylık süre dolmadan açılması nedeniyle dava reddedilirse bu süre dolduktan sonra aynı nedenle ikinci dava açılabilir. 1. davanın derdestliği ve kesin hüküm sayılması sözkonusu değildir. Ancak iktisabı izleyen 1 ay içinde ihtar tebliğ edilmemişse sonradan bunun giderilmesi mümkün değildir.
Olayımızda : Davacı vekili eski malikle kiracı arasında yapılan sözlü anlaşmaya dayandığını iddia etmiştir. Davacı vekilinin akdin başlangıcının 5.3.1986 olduğunu belirtmesine karşın davalı vekili kiralanana Nisan ayı içerisinde girildiğini ve süresinin de gayri muayyen olduğunu savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları aktin başlangıcının davacının belirttiği tarih olduğu hususunu doğrulamışlar, ancak süre konusunda bir bilgi vermemişlerdir. Bu durumda sözlü akdin başlangıcının 5 Mart olduğunun ve süresinin de gayri muayyen bulunduğunun kabulü gerekir. B.K.'nun 262 nci maddesinde öngörülen şekilde davalıya tebliğ ettirilmiş bir feshi ihbar yoktur. Bu itibarla 25.3.1987 tarihinde açılan dava süresinde olmadığından süre yönünden davanın reddi gerekirken işina esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428 inci maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17.1.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.