 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1988/14700
K: 1988/20732
T: 28.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptal ve tescil isteminden ibarettir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkının kullanılması MK.nun 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.951 gün ve 17/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir.Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda: Davacı şuf'alı payın ilişkin bulunduğu bir kısım taşınmazda paydaş bulunduğu, paydaşlardan Cengiz B'in payının davalı Ayşe'ye 12.9.1985 tarihinde; paydaşlardan Perihan'B'in ise payını davalı Nuray'a 20.9.1985 tarihinde sattığını ileri sürerek şuf'alı payların iptali ile adlarına tescilini 11.10.188 tarili dilekçe ile ileri sürerek şuf'alı payların iptali ile adlarına tescilini 11.10.1988 tarihli dilekçe ile istemiştir. Davalılar hak düşürücü sürenin geçtiğini, şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazın paydaşlar arasında özel olarak taksim edildiğini, bu nedenle şuf'a cereyan etmeyeceğini, yersiz açılan davanın reddini savunmuşlardır. Mahkeme istem gibi karar vermiştir. Dava 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığından davalıların bu hususa yönelik savunmaları yerinde değildir. Bütün sorun taşınmazın paydaşlar arasında taksim edilip edilmediği hususunun tesbitinde toplanmaktadır. Taşınmazın paydaşlar arasında özel olarak taksim edildiği, satıcıların paylarına karşılık kendilerine isabet eden yeri kullanırken aylarına tekabül eden bu yerleri davalılara sattıkları tanık beyanlarından, mahallinde yapılan keşiften ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı satışı zamanında bu paylara tekabül eden yerlerde hak iddia etmediği halde, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlemden faydalanarak şuf'a hakkını kullanması objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Bu nedenle açılan davanın reddine karar vermek icap ederken aksi görüş ve düşünce ile kabul kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan hükmün BOZULMASI gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 28.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.