 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1988/11908
K: 1988/17214
T: 16.11.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karardavacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşüüp düşünüldü:
KARAR : Dava, taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davayı reddetmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı, tahliye taahhüdüne istinaden süresinde dava açarak dava konusu yerden davalının tahliyesini istemiştir.
Davalı, kira ilişkisinin tevali ettiğini her yenileme döneminde kira parasını artırma tehdidi altında tahliye taahhüdü aldığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkeme de daha önce savunmayı kabul ederek davayı red etmiş, davacının temyizi üzerine dairemizin 23.9.1987 tarih 6552-8861 sayılı kararında işaret olunan sebeplerle bozulmuştur. Mahkeme de bu bozma kararına uymuştur.
Uyulan bozma kararında işaret edildiği üzere ilk kira ilişkisi kurulurken alınan tahliye taahhütleri 4.11.1944 tarih 20/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre geçersiz olduğu, ancak ondan sonraki dönemler için yenilenen kira sözleşmelerinde alınan taahhütlerin açık bir kötü niyete dayandığı isbat edilmedikçe geçerli olduğuna 3.11.1980 gün ve 2/3 sayılı ve yine 4.11.1985 gün, 2/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarının espirisi içinde işaret edilmiştir. Buna göre tevali eden kira akitlerinde kural olarak verilen tahliye taahhütlerinin geçerli sayılması kabul edilmiştir. 1985 tarihinden beri de bu uygulama sürdürülmektedir. Bu uygulamanın ve görüşün temelinde yatan esas, kiracı parası konularında 6570 sayılı Kanununu korunması altına girmektedir. Kiralayan yasada öngörülen sebeplere kanıtlayamadıkça kiracıyı taşınmazdan çıkaramadığı gibi kira parasını da dilediği gibi artıramaz. Böylece yasanın himayesine girmiş olan kiracının kira akdinin devamı veya yenilenmesi sırasında verdiği taahhütlerin iradeyi fesade uğratan sebepler dışında verilmiş olduğu kabul edilmektedir. Bunun tek istisnası davalının taahhüdün objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşamıyacak şekilde kötü niyetle alınmış olduğunu ispat etmesidir. Davalı kötü niyete delil olarak kiraların artırılması konusunda fahiş isteklerden bahsetmiştir. Oysa kira parasının tesbiti de sözü geçen yasanın himayesi altındadır. Bu, hiçbir zaman kötü niyet veya ikrah unsuru olarak kabul edilemez. Kaldı ki olayımızda davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdü kiranın yenilendiği dönem dışında değil, dönem içinde alınmıştır. Bu itibarla kötü niyete sair fesat sebeplerine konu edilemez. Bu durumda tahliyeye karar verilmesi gerekirken bozma kararında sözü edilen iyi niyet kuralına amacı dışında bir anlam verilerek red edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.11.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.