 |
T.C.
YARGITAY
Altıncı Ceza Dairesi
E: 2003/4392
K: 2003/6142
T: 1.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SAHTECİLİK
- DOLANDIRICILIK
İçtihat Özeti: 1- Dolandırıcılık suçu yönünden:
Suç tarihi ile inceleme tarihi arasında TCKnun 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının dolmuş olduğu;
2- Sahtecilik suçu yönünden:
Suça konu istek fişlerinin iki suret düzenlenip bir suretinin sevkeden hastanede alıkonulup aslının hastane başhekimi veya görevlendirdiği başhekim yardımcısı tarafindan imzalanıp mühürlendikten sonra filmi çekecek olan röntgen merkezine gönderileceği, ödeme yapılmadan önce de röntgen merkezinden gönderilen asıl ile hastanade kalan suret karşılaştırıldıktan sonra usulsüzlük olup olmadığı kesin olarak saptanarak ödeme yapılmasının gerekli olduğu ve bu kontrol sırasında, sanık tarafindan yapılan eklemelerin görülmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında; suça konu belgelerin aldatma yeteneğinin ne surette oluştuğunun karar yerinde açıklanıp tartışılması gerektiği gözetilmelidir.
(765 s. TCK. m. 102/4, 104/2,342/1,80,347)
(1412 s. CMUK. m. 265/2)
Sahtecilik ve dolandırıcılıktan sanık Hülya'nın bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: Mahkumiyetine ilişkin (Kars Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 19.3.2002 tarihli hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık savunmaları tarafından isteniimiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından kısmen onama ve kısmen bozma isteyen 3.2.2003 tarihli tebliğname ile 7.4.2003 tarihinde daireye gönderilmekle tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dolandıncılık suçu ile ilgili yapılan incelemede;
Suç tarihi ile inceleme tarihi arasında TCKnun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının dolmuş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Hülya'nın savunmalarının temyizitirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmüne açıklanan nedenle tebliğname gibi (BOZULMASINA), bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden CMUKnun 322. maddesin.in verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında dolandırıcılık suçundan açılmış bulunan kamu davasının (ORTADAN KALDIRILMASINA),
2- Sahtecilik suçuna yönelik temyiz itirazlarına gelince; Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-) Tefhimle hükmün esasını oluşturan 19.3.2002 tarihli kısa karar başlığında tutanak katibinin adı yazılmayarak CMUKnun 265/2. maddesine aykırı davranılması,
b-) Dosya içerisinde bulunan katılan kurum genelgeleri, Kars SSK Müdürlüğü yazıları ve sözleşme ömeklerine göre; suça konu istek fişlerinin iki suret düzenlenip bir suretinin sevkeden hastanede alıkonulup aslının hastane başhekimi veya görevlendirdiği başhekim yardımcısı tarafından imzalanıp mühürlendikten sonra filmi çekecek olan röntgen merkezine gönderileceği, ödeme yapılmadan önce de röntgen merkezinden gönderilen asıl ile hastanede kalan suret karşılaştırıldıktan sonra usulsüzlük olup olmadığı kesin olarak saptanarak ödeme yapılmasının gerekli olduğu ve bu kontrol sırasında sanık tarafından yapılan eklemelerin görülmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında; suça konu belgelerin aldatma yeteneğinin ne surette oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Kabule göre de;
a-) Suça konu istek fişlerini doğrudan düzenleme görev ve yetkisi bulunmayan sanığa yükletilen belgede sahtecilik suçunun sübutu durumunda eylemin TCKnun 342/1, 80. maddelerine uyacağıgözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-) Sanık tarafından istek fişlerine eklenen filmlerin çekilip dosyalarına konulduğunun belirtilmesi karşısında uzman hekimlerden bir bilirkişi heyeti oluşturulup sevk edilen hastalara anılan filmlerin çekilmesinin de zorunlu olup olmadığı konusunda rapor aldırılarak sonucuna göre TCK.nun 347. maddesinin uygulama olanağının da tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Hülya'nın savunmalarının temyiz dilekçelerindeki itirazları ile Av. Uğur ve sanığın duruşmadaki savunmaları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan duruşmalı incelemesi yapılan hükmü n tebliğnamedeki düşüncenin aksine (BOZULMASINA), 1.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.