 |
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E. 1992/3527
K. 1992/7700
T. 11.3.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Kamulaştırmasız elatma davalarında, 2942 sayılı Kanunun 15. maddesinin öngördüğü biçimde üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturulması,
Taşınmazın niteliğinin belediye imar müdürlüğünden sorulup tespit edilmesi,
Özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tespiti,
Taşınmazın elatma günündeki niteliğine göre dava tarihindeki değerinin biçilmesi,
Taşınmaz malın yola bırakılan kısmının tapu kaydından terkinine karar verilmesi gerekir.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 11, 15)
(743 s. MK. m. 912)
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dava, kamulaştırma yapılmaksızın idarece el atılan yerin bedelinin alınması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan inceleme, araştırma ve alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki: Kamulaştırmasız el atma davalarında kamulaştırma bedelinin artırılması davaları gibi idareler ile kişiler arasında idarece el atılan taşınmaz bedelinin tespiti ile alınması istemine ilişkindir. Bu bakımdan değer biçme yönteminin de birbirine uygun olması gerekir. O halde, değer takdiri için 2942 sayılı Kanunun 15. maddesinin öngördüğü biçimde üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturulması, taşınmaz malın el koyma günündeki niteliği tespit edilerek arsa veya arazi olması durumları gözönüne alınarak değerinin biçilmesi, varsa arta kalan kısmında değer değişikliğinin olup olmadığının incelenmesi gerekirken taşınmaz malın niteliği tespit edilmeden veya yukarıda sözü edilen 2942 sayılı Kanunun 15. maddesine aykırı biçimde oluşturulan iki kişilik bilirkişinin verdiği rapora dayanılarak değer takdir edilmesi,
2- Kabule göre de:
a) Bilirkişiler taşınmazın arsa niteliğinde bulunduğunu belirterek değer biçmişlerdir. Bir yerin arsa olabilmesi için belediye imar planı içerisinde bulunması, değilse belediye veya mücavir alanda olması, etrafının meskun bulunması ve belediye hizmetlerinden yararlanması gerekir. Dava konusu taşınmazın niteliği belediye imar müdürlüğünden sorulup tespit edilmeden arsa olarak değer biçilmesi,
b) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun kıymet takdiri esaslarını gösteren 11. maddesinin 3. fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tespiti ve bedelin tespitinde etkisi olan diğer unsurlarda dikkate alınarak 4. fıkra gereğince her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin saptanması gerekmektedir.
Emsalin kamulaştırılan taşınmaz malla aynı konumda olması, taşınmaza yakın yerlerde bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde olması veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılması zorunlu değildir. Ayrı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve eski günlerde satılmış olan emsal kayıtlarda tek tek dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar belirlenip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı ve eksik günlerdeki satışlarla kamulaştırma günü arasında geçen zaman içindeki taşınmaz malların değerinde ortaya çıkan değişiklikler gösterilerek gerekirse fiyat endeksleri de uygulanarak bir değer biçilmelidir.
Bu durumda, mahkemece taraflardan emsali sorulmadan gerekirse resen emsal getirtilmeden bilirkişilerce genel deyimlerle değer biçilmesi,
3- Kamulaştırmasız el atma davalarında taşınmazın el atma günündeki niteliğine göre dava tarihindeki değerinin biçilmesi gerekir. Bilirkişi raporunda değerlendirmenin hangi tarihe göre yapıldığının belirtilmemesi,
4- Türk Medeni Kanununun 912. maddesi uyarınca taşınmaz malın yola bırakılan kısmının tapu kaydından terkinine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
5- Harçlar Yasasına göre dava konusu itibariyle %30 harca hükmetmek gerekirken %10 harca hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istediğinde ödeyene geri verilmesine, 11.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|