 |
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E: 1989/14065
K: 1990/2641
T: 30.01.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırma yapılmaksızın elatılan yer bedelinin davalı idarenin tahsili davasının reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırma yapılmaksızın elatılan yerin bedelinin davalı idareden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Yapılan inceleme sonunda; 1974 yılında yol ve sahil şeridinin, bu arada davacının taşınmazının denizden gelen dalgalarla tahrip olduğu, sular altında kaldığı, bir kısım vatandaşlar ile Yomra Belediyesi'nin bunun önlenmesi için idareye başvurdukları, idaremin diğer yerlerle birlikte dava konusu yere de beton set yaptığı, tahribatın durdurulduğu, davacının ayrıca dava konusu yer dışında kalan taşınmazın da yok olmasının önlendiği mahallinde dinlenen bilirkişinin beyanından anlaşılmaktadır.
16.5.1956 günlü 6 sayılı Birleştirme Kararında, kamulaştırma yapılmaksızın elatanın yerin bedelinin idareden istenebileceği belirtilmiş ise de, olayımızda davacının bu karar gereğince bedel isteme hakkının varlığı kabul edilemez. Zira, kamulaştırmasız elatmadan söz edilebilmek için idarenin mülkiyet iddiasında bulunması gerekir. Burada idare; yere sahip olmamış, davacının taşınmaz malını kurtarmak için katkıda bulunmuş bir nevi vekalatsiz işini görmüştür. Davacının 13 sene ses çıkartmaması, mevcut duruma rıza göstermesi bu kanıyı teyit etmektedir.
Davacının menfaati idarenin menfaati ile karşılaştırılarak denge kurulmalıdır. Şayet idare davacının bu yerine duvar yapmamış olsaydı davacının yeri kaybolacaksa idarenin sorumlu tutulmaması gerekir. Zira idarenin yaptığı giderlerle davacıya sağlanan yarar gözönünde tutularak menfaatlerin dengesi kurulmalıdır.
Yapılan tahkikatta bu işlem yapılmasaydı davacının tüm yerinin yok olacağı tesbit edildiğine göre bedel isteme hakkı yoktur.
Davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken TMK.nun 2. maddesine dayanılarak hüküm kurulması sonucu itibariyle doğrudur.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ( ONANMASINA) ve aleyhine temyiz olunan davacı yararına temyiz dilekçesinin verildiği günde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi uyarınca taktir olunan 24.800 lira vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 30.1.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.