 |
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E: 1988/8236
K: 1988/23088
T: 13.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin artırılmasına dair verilen hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İmar Kanununun 18 inci maddesinde Belediyelere imar düzenlemeleri yapma ve tescil işlemlerini yaptırma yetkisi tanınmıştır.
Aynı maddenin 1. fıkrasında ve 2981 sayılı kanunun 3290 sayılı kanunla değişik 18/c maddesinde düzenlenen ortaklık payının % 35'i geçmeyeceği belirlenmiş, İmar Kanununun 18/3 üncü maddesinde de daha fazlaya ihtiyaç olduğu takdirde bakiyenin kamulaştırma yolu ile tamamlanacağı yazılıdır.
Öte yandan 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı işlemler Hakkındaki Kanunun 9. maddesinin c bedinin 4. fıkrasında gecekonduların işgal ettiği alan dikkate alınarak 2942 sayılı kanuna göre kamulaştırma yapılabileceği, 10/b maddesinde de üzerinde imar mevzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine hak sahipleri tesbit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil yapılabileceği açıklanmıştır. Tesbit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonunda fiilen oluşan yol, meydan, otopark, vs. hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak re'sen tapudan terkin; okul, cami ve benzeri kamu hizmetine ayrılan yerler ise bedelsiz olarak ilgili idareler adına tesbit ve tescil edilir.
Şu halde İmar Kanunu uyarınca yapılan işlemler ayrı, 2981 sayılı kanuna göre yapılan işlemler ayrı durum göstermektedir.
Davacının paydaş olduğu taşınmaz malda imar parselasyonu yapıldığı anlaşılmakta ise de yapılan işlemin hangi kanuna dayandığı belli değildir. Öncelikle davacının taşınmaz malından alınan yerlerin hangi kanun kapsamında olduğu açıklığa çıkarılmalıdır. 2981 sayılı kanunun 10/b maddesinde gösterilen yerlerden ise hiçbir bedel istenemeyeceği aşikardır. İşlem İmar kanununa göre yapılmışsa davacının arazisinden o kanunda gösterilen orandan fazla alınan kamu hizmetleri alanları için kamulaştırılma yapılması gerekir.
2942 sayılı kanunun 25 inci maddesinde kamulaştırma, idare için tebligata çıkarmakla başlar. Aynı kanunun 5 ve 6 ncı maddesinde kamulaştırma niteliğindeki idari tasarrufun ne şekilde oluşacağı açıklanmıştır. Kanunda belirtilen biçimde oluşmuş bir idari karar ve tebligata çıkarma işlemi olmadan kamulaştırma vardır, denemez.
Taraflar olayda bu nitelikte bir idari işlemi oluştuğu yönünde her hangi bir belge ortaya koymamışlardır. Belediye encümeninin veya imar idare heyetinin İmar Kanununun 18/1 inci maddesi uyarınca dağıtım cetvellerinin tasdiki kamulaştırma kararı niteliğinde değildir. Yeni Mahalle Belediyesi İmar Müdürlüğünün davacının dilekçesine verdiği cevap da kamulaştırma yapıldığının kabule yeterli belge olarak kabul edilemez. İmar parselasyonunun hazırlanması sırasında fazla alınan bölüm bakımından bir değerlendirme yapılması da kamulaştırma yapıldığını göstermez. Zira bu değerlendirme 2942 sayılı kanunun 10 uncu maddesinde gösterilen kurul tarafından yapılmamıştır. Buna karşılık imar planları tescil edilerek davacının tapu sicilinde kayıtlı hakkı azaldığına göre olayı 16.5.1956 gün ve 1/6 sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde çözmek gerekir.
Şu halde önce dava konusu yolun 2891 sayılı kanun kapsamında bedelsiz alınması gereken yerlerden olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır. Davacının mülkiyetinden çıkan yerler bu nitelikte değilse olay tarihinde mer'i imar kanunu hükümlerine göre davacıdan kamulaştırma yolu ile alınabilecek yerlerin işlem tarihindeki özelliklerine göre değerleri takdir ettirilip karar verilmesi gerekir. Mahkemece eksik incelemeye dayanarak hüküm kurulması,
2 - Kabule göre de bilirkişi kurullarınca incelenen ve faydalı ve somut emsal kabul edilen taşınmaz mal satımlarına ilişkin tapu kayıtları getirtilip raporların denetlenmemesi, Doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle, yerinde görüldüğünden hükmün HUMK.'nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA 13.12.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.