 |
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E. 1996/360
K. 1996/494
T. 29.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
REŞİT OLMAYAN KİMSENİN RIZASIYLA IRZINA GEÇMEK
IRZA TASADDİDE BULUNMAK
MAĞDURENİN AKIL VE ZEKA DURUMUNUN SAPTANMASI
KARAR ÖZETİ : Sanığın, olay günü onbeş yaş içindeki mağdureyi daha önceden tanımadığı ve zeka durumunu bilmediğine dair savunması karşısında, mağdurenin raporlarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek, kendisine karşı vaki eylemin ahlaki kötülüğünü idrake ve ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, mevcut akıl hastalığının hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, anlatımlarının durumunun saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
(765 s. TCK. m. 430/2, 415/2)
1979 doğumlu Meryem'i müteselsilen rızasıyla alıkoymaktan ırz ve namusuna tasaddide bulunmaktan sanık Dursun'un yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 430/2, 80, 41 5/2; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 3 sene hapis, 1.050.000 lira ağır para cezasıyla mahkumiyetine dair, (Menemen Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 12.10.1995 gün ve 1994/280 esas, 1995/193 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek, gereği düşünüldü:
Sabıka kaydının celbedilmemesi ve cezanın asgari hadden tayininde dahi bu takdirin nedenlerinin gösterilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine.
Ancak;
Olay tarihinde onbeş yaş içinde olan mağdureyi daha önceden tanımayan sanığın, Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusu sırasında mağdurenin zeka durumunu bilmediğini de beyan etmiş olması karşısında; mağdurenin akıl ve zeka muayenesine ilişkin raporlarla birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek kendisine karşı vaki eylemin ahlaki kötülüğünü idrake ve olaya ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, mevcut akıl hastalığının hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı ve ifadelerine itibar edilip edilemeyeceğinin saptanmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeyerek noksan soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 29.2.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.