 |
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1991/2905
K: 1991/4279
T: 16.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları personelinin teşekkül, müessese ve bağlı ortaklıkların para ve mallarına karşı suç işlemeleri halinde devlet memurları gibi cezalandırılacakları 22.10.1983 tarihinde yürürüğe konulan 2929 sayılı Kanunun 48. maddesindeki özel hükümle düzenlemiştir. 2929 sayılı Kanunun "Personelin suçları ve sır saklama yükümlülüğü" başlıklı 48/1. maddesi hükmü aynen "Teşekküllerin, müesseselerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işlenen suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde suç işleyen yönetim kurulu ve yönetim komitesi başkan ve üyeleriyle diğer her çeşit personeline devlet memurları hakkında öngörülen ceza ve hükümleri uygulanır" biçimindedir. Sonradan çeşitli nedenlerle İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları personel rejiminin yeniden düzenlenmesi ihtiyacı hasıl olunca bu kez 233 ve buna değiştiren 308 ve 399 sayılı kanun hükmünde kararnameler yürürlüğe konulmuş ve her üç kanun hükmünde kararnamede de "Teşebbüs personelinin yükümlülük ve sorumlulukları" başlığı altında benzeri hükümler getirilmiştir. Son olarak çıkarılan 399 sayılı kanun hükmünde kararnamede de "Teşebbüs personelinin yükümlülük ve sorumlulukları" başlığı altında benzeri hükümler getirilmiştir. Son olarak çıkarılan 399 sayılı kanun hükmünde kararnamede de "Teşebbüs personelinin yükümlülük ve sorumlulukları"başlığı altında benzeri hükümler getirilmiştir. Son olarak çıkarılan 399 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 11/b maddesinde aynen "Teşebbüs ve ortakların genel müdür, müessese müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her çeşit personeli teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı hakkında TCK.nun 2. Kitap 3. ve 6. Baplarındaki hükümler uygulanır" denmektedir. ancak bir taraftan 233 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 63. maddesinde 2929 sayılı Kanun, ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır dendiği halde, diğer taraftan aynı kanun hükmünde kararnamenin 64, 308 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 17 ve 399 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 60. maddelerinde ceza hükümlerinin, kanunlaştığı tarihte yürürlüğe girecekleri açıklanmıştır. Böyle bir düzenleme karşısında, ilk nazarda, 2929 sayılı Kanunun 48. maddesinin de yürürlükten kaldırıldığı ve kanun hükmünde kararnamelerin ceza hükümleri henüz kanunlaşmadığından yürürlüğe girmediği için personelin suç işlemeleri halinde genel hükümler çerçevesinde cezalandırılacakları doğrultusunda bir görüş ileri sürülebilir ise de; 233 sayılı kanun hükmünde kararnamenin "Kaldırılan hükümler" başlıklı 63. maddesi ile kanun hükmünde kararnamelerin "yürürlük" başlıklı yukarıda anılan maddelerin anlam ruh ve maksadına bağlı kalınmak snuretiyle birlikte değerlendirilmesi halinde 2929 sayılı Kanundan sonra yürürlüğe konulan tüm kanun hükmünde kararnamelerde benzer biçimde ceza hükümleri koyarak suç işleyen personelin Devlet memurları gibi cezalandırılması esasına ilişkin iradesini açıklamış olan organın, cezanın ancak kanunla konulacağını ve bu konunun kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemiyeceğini emreden Anayasa'nın 38 ve 91. madde hükümleri karşısında, bir taraftan kanun hükmünde kararnamelerle ceza hükümleri getirirken diğer taraftan bunların kanunlaşarak yürürlüğe girmesini temin etmeden, kanundaki ceza hükmünü yürürlükten kaldırmayı düşündüğü söylenemez. Aksinin kabulü personelin suç işlemesi halinde 2929 sayılı Kanunun yürürlük sürecinde memur gibi, kanun hükmünde kararnamelerin yürürlük sürecinde genel hükümler çerçevesinde ve kanun hükmünde kararnamelerin kanunlaştığı süreçte ise tekrar memur gibi cezalandırılmalarını gerektirecek şekilde kanun hükümlerinin uygulanmasındaki süreklilik eşitlik ve yeknesaklık ilkelerine aykırı bir sonuç doğurur.
Nitekim 233 sayılı kanun hükmünde kararnameyi değiştiren 399 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 11. maddesinin ceza hükmü niteliğinde olduğu ve bu nedenle yürürlüğe girmediği Anayasa Mahkemesinin 13.8.1991 günhlü Resmi Gazete'de yayımlanan 4.4.1991 tarih ve 12-7 sayılı iptal kararı gerekçesinde de vurgulanmıştır.
Açıklanan nedenlerle 233 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 17 ve 399 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 60. madde hükümleri karşısında 2929 sayılı Kanunun 48/1. maddesi hükmünün halen yürürlükte olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller karar yerinde incelenip bir İktisadi Devlet Teşekkülü olan Emlak Bankasının personeli bulunan sanıklar F.ö. ve N.D. ile bunların suçlarına katılan diğer sanıklar M.K.H. ve İ.Ö.'ın eylemlerinin sübutu kabul ve suçlarının niteliği yukarıdaki açıklamaya uygun şekilde tayin edilerek savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme sebebi dışınhda bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan C.Savcısının tüm sanıklara ve müdahil vekillerinin mahkum olan sanıklara yönelen temyiz itirazları ile yukarıda adı geçen sanıklar vekillerinin sair temyiz itirazları ve duruşmadaki savunmaları yerinde görülmediğinden reddine,
Ancak;
Memur olmayan sanıklar M.K.H. ve İ.Ö. haklarında da T.C.K.'nın 219/son maddesi uyarınca müebbeten memuriyetten mahrumiyet cezası verilmesi gerekirken daha geniş kapsamlı olan 31. maddenin uygulanması yasaya aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde ise de, bu hususun yeni bir yargılamaya gerek kalmadan düzeltilmesi mümkün bulunduğundan CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar M.K.H. ve İ.Ö. haklarında 31. maddenin uygulanmasına ilişkin kısmın karar yerinden çıkartılarak TCK.'nun 219/son maddesi uyarınca müebbeten memuriyetten mahrumiyetlerine denilmek suretiyle bu sanıklar hakkındaki hükmün DÜZELTİLEREK, diğer sanıklar hakkındaki hükmün ise DOĞRUDAN ONANMASINA, 16.10.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.