 |
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E:1989/195
K:1989/307
T:07.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* ZORLA IRZA GEÇMEK
* EYLEMİN NİTELENDİRİLMESİ
ÖZET : Kronik livatanın varlığı (mevcudiyeti) halinde, bulgular tek tek tesbit ettirilip, gerekirse Adli Tıp Kurumu'ndan da rapor alındıktan sonra sonucuna göre eylem nitelendirilmelidir. Aşamadaki savunmasında, mağdurun rızasıyla ırzına geçtiğini savunan sanığın, bu savunmasının aksine inandırıcı kanıt yoksa TCK.nun 414/1. maddesi uygulanmalıdır. Sanıkla mağdur arasında kalfa-çırak ilişkisi varsa, TCK.nun 417. maddesi uygulanmalıdır.
(765 s. TCK. m. 414, 417)
27.9.1975 doğumlu Rüştü'nün müteselsil şekilde zorla ırzına geçmekten sanık Şükrü'nün yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 414/2, 80, 55/ 3, 59. maddeleri gereğince 6 sene 5 ay 23 gün ağır hapis cezasıyla mahkumiyetine, hakkında 33. maddenin uygulanmasına dair, (Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen, 22.11.1988 gün ve 1988/124 esas, 1988/182 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi:
Yasal süresinden sonra vaki, duruşma isteğinin reddiyle incelemenin duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine. Ancak;
1- Mağdurun muayenesine ilişkin Konya Devlet Hastahanesi Hariciye 2. Servis Şefi tarafından düzenlenen 9.8.1988 gün ve 6110/1392 sayılı raporla "kronik livata bulgularının mevcudiyeti" bildirildiği halde, bu bulguların neden ibaret bulunduğu belirtilmemiş olmasına göre, raporu veren Operatör Doktor Muzaffer'in mahkemece dinlenmesi ve bu bulguların kendisinden sorularak tesbit edilmesi, icabı halinde mağdurun Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek muayene ettirilmesi ve sonucuna göre eylemin nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükme varılması,
2- Sanığın, mağdurun rızası ile ırzına geçtiğine ilişkin poliste ve Sulh Ceza Hakiminde verdiği ifadesine, olayın oluş biçimi ile mağdurun annesinin sıkıştırması sonucu bir ay sonra ortaya çıkmasına, zor ve tehdit hakkında mağdurun soyut iddiası dışında bir delil bulunmamasına ve mağdurun çalıştığı işi nedeni ile yüzünde yara meydana gelmesinin mümkün bulunmasına göre, TCK.nun 414. maddesinin birinci fıkrası yerine ikinci fıkrası ile hüküm kurulması,
3- Sanık ile mağdur arasında kalfa-çırak ilişkisi bulunması nedeniyle TCK.nun 417. maddesinin uygulanması gerekeceğinin gözönünde bulundurulmaması,
Yasaya aykırı ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden kazanılmış hak saklı kalmak şartı ile hükmün CMUK.nun 321-326. maddeleri uyarınca tebliğname gibi BOZULMASINA, 7.2.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.