 |
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1988/2543
K: 1988/3269
T: 27.09.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Z. K.'yı silahla yaralamaktan sanık S.D.'nin yapılan yargılaması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin ... Ağır CEza Mahkemesinden verilen 23.3.1988 93/76 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle, duruşmalı olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : 1 - Sanık vekilinin temyiz kapsamına göre tetkikat vasıflı müessir fiil suçuna hasredilerek yapılan incelemede;
2 - Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda, sanığa TCK.nun 456/3 madde ile tayin edilen temel cezanın 4 yıl ağır hapis olarak tayini uygulamaya ve sonuç ceza itibariyle daktilo hatası kabul edilmiştir.
3 - Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde cezayı azaltıcı takdiri tahfif sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebepleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1 - Sanık S.D. öldürmeye elverişli hamili tabanca ile 3,5 metre gibi etkili mesafeden, aralarında köklü husumet bulunan mağdura traktörün üzerinden iki ve traktörden inerek bir el olmak üzere toplam üç el ateş ederek onu raporunda yazılı olduğu biçimde ve dalağının alınmasına neden olacak şekilde yaraladığı, iddia, ikrar ve tanık beyanları ile anlaşılmış bulunmasına göre sanığın öldürmeğe tam teşebbüs suçundan sorumlu tutulması ve temel cezanın TCK.nun 448, 62. maddeleriyle tayin gerekirken müessir fiilden hüküm tesisi suretiyle, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülmesi,
2 - Mağdurun bir yıl önce sanığı bıçakla yaralamış olmasının olayın nedenini teşkil etmesine göre bu halin sanık lehine kanuni adi tahrike yol açacağının gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Dalak ziyaının yerleşen içtihatlar ve Adli Tıp Kurumunun sonradan oluşan görüş ve mütalaasına nazaran uzuf zaafı teşkil ettiğinin düşünülmemesi,
Yasaya aykırı, sanık ve vekilinin duruşmalı inceleme sırasındaki temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza yönünden kazanılmış hakka halel gelmemek koşuluyla hükmün tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, 27.9.1988 tarihinde oybirliği ile karar verildi.