Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2002/648
K: 2002/5031
T: 18.4.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
2709/m.28
5680/m.1
4721/m.24,25
743/m.24,24/a
 
Davacı Erbil A. vekili Avukat Can Özbay tarafından, davalılar B... Yayıncılık A.Ş. ve diğerleri aleyhine 7.12.2000 gününde verilen dilekçe ile yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; 3.000.000.000 lira manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline dair verilen 9.10.2001 günlü kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, yapılan yayının hukuka aykırı olması nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığı savı ile manevi tazminat isteminde bulunmuşlar.
Davalılar yayının, Basın Yasasının, tanıdığı sınırlar dışına çıkılmadan, özle biçim arasındaki denge korunarak verildiğini bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı savına dayanmaktadır. Diğer bir anlatımla dava, yapılan yayında yer alan açıklamaların kişilik değerlerine saldırı içerdiği ve böylece hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Böyle bir uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerden farklı bir yöntemin izlenmesi ve ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması gerekmektedir.
Bunun nedeni, Anayasanın 28. maddesindeki basının özgür olduğu güvencesine ve bu ilkeyi güçlendiren 5680 sayılı Basın Yasasının 1. maddesindeki düzenlemedir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Diğer bir anlatımla basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bunun içindir ki basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğu kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. İşte basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Ne var ki basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi ve gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse MK.nun 24 ve 25 maddesinde ve yine özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluk ve gerekliliktir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı üzere, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği, diğer bir anlatımla, hukuk düzenince koruma altına alınan yararların birbirine karşı çatışma içinde bulundukları biçiminde bir görünümün var olduğu kanısı uyanmaktadır.
Halbuki hukuk düzeninin, çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Aksi halde hukukun kendisi, kendi kuralları ile çatışmış olur. Aslında, yapılan düzenleme, hukukun diğer temel kavramları ile birlikte incelendiğinde, iki yararın aynı anda ve aynı olayda birbiri ile çatışmadıkları, somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği anlaşılacaktır. Bunun sonucunda da, daha az üstün olan yarar, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında, o olayda ve o an için hukuk düzenince korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Diğer bir anlatımla yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Aksi bir yayının ise, gerek Anayasa ve Basın Yasası ve gerekse basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O an için o olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmak, incelemek ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda davacı Yeni B... Gazetesinin 11.9.2000 tarihli sayısında yayınlanan "21 bin sahte raporu" başlıklı yazı ve 23.11.2000 tarihli gazetedeki "yolsuzluğu ortaya çıkarana sürgün" başlıklı yayınlarda, Hakkari Devlet Hastanesinden yirmibirbin özürlüye verilen ve ehliyet alabilmelerini sağlayan sahte raporlarından başhekim olarak kendisinin sorumlu gösterilerek yapılan yayınlardaki iddiaların gerçek dışı olduğunu ve kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalılar yayınların gerçek olduğunu ve resmi yazışmalara dayandığını, habere konu olan sahte sürücü belgesi olur raporları düzenlemesi olayının Sağlık Bakanlığı müfettişlerince düzenlenen raporlarda yer aldığını, yayının hukuka aykırı olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden davanın reddini savunmuşlar, yerel mahkemece dava konusu yayınların hukuka aykırı oldukları kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Haberin konusunu oluşturan sahte sürücü olur raporlarının düzenlemesi konusunda inceleme ve araştırma memuru olarak görevlendirilen kişi tarafından düzenlenen 7.12.1999 tarihli fezlekede sürücü belgesi almak için gerekli olan Sağlık Kurulu raporlarının sahte olmamakla birlikte rapor defterinin numaralandırılmadığı ve onaylı olmadığı, raporların ilgililere teslim tarihlerinin bulunmadığı, kurulu oluşturan doktorların defterleri imzalamadıkları, eksik yapılan işlemlerden davacı Erbil A. 'ın sorumlu olup eksiklikleri gidermeme konusunda kasıtlı davrandığından 657 sayılı yasanın 125/C-a maddesi gereğince disiplin cezası ile cezalandırılması gerektiği ancak af nedeniyle bu konuda işlem yapılmasına yer olmadığı biçiminde bilgiler bulunmaktadır. 21.4.2000 tarih 8/14 sayılı Sağlık Bakanlığı Müfettişleri tarafından düzenlenen ön raporun konusunun davacının sürücü olur raporu verilmesi için oluşturulan Sağlık Kurulunun başkanı ve üyesi olduğu dönemlerde ilde çalışmayan hekimlerin kaşe ve imzalarını kullanarak sürücü olur belgesi düzenlemek ve kayıt ve protokol numarası olmayan raporlar tanzim etmek olduğu, anılan konuda daha önce valilikçe soruşturma yapıldığından yeniden inceleme yapılmadan bilgi verileceği ve sahte sürücü olur raporu düzenlenmesi konusunda valilikçe 28.12.1999 tarihinde kısmen lüzumu muhakeme kararı verilmiş olup itiraz üzerine bulundukları ilde karar verilmek üzere evrakın gönderildiği belirtilmiştir.
21.4.2000 tarih 8/14 ve 8/15 sayılı ön raporlar Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca 5.5.2000 tarihli yazı ile bildirilmiştir. Anılan yazıda davacının usul ve esaslara aykırı yüzlerce sürücü olur raporu düzenlenmesine neden olması ve usulsüz satınalma ve onarım işleri yaptırması nedeniyle Baştabiplik görevinden alınarak bir daha idarecilik görevi verilmemesi önerilmiş ve öneriye Sağlık Bakanı aynı gün olur vermiştir. Yine dosyada mevcut İl Sağlık Müdürü tarafından valiliğe yazılan 4.11.1999 ve 8.11.1999 tarihli yazılarda davacı döneminde düzenlenen sahte sürücü olur raporlarının 21.000 tane olduğunun tahmin edildiği ve usulsüz, yolsuz ve rüşvete dair işlere karışan davacının başhekimlik görevinden alınması istenmiştir.
Dosyada bulunan bu ve diğer tüm belge ve bilgiler gözönünde tutulduğunda davaya konu yayınların görünen gerçeğe uygun olduğu ve davalıların resmi bilgi ve belgelere dayalı haber nedeniyle sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin manevi tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabul şekline göre de; 23.11.2000 tarihli gazetenin künyesindeki bilgiye göre imtiyaz sahibi S... yayıncılık A.Ş. olduğu halde, B... Yayıncılık A.Ş.'nin anılan yayın nedeniyle de sorumlu tutulmuş olması da doğru değil ise de bozma nedenine göre bu yön ayrıca bozma nedeni sayılmamış olup, bu yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini