 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2002/12027
K: 2003/2080
T: 3.3.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
- TANIĞIN SORUMLULUĞU
ÖZET: Davalının bir başka hukuk davasında tanık sıfatıyla verdiği ifadenin, davacıya karşı iftira ve hakaret suçlarını oluşturduğundan bahisle açılan manevi tazminat davasında; davacının şikayeti üzerine, sözü edilen suçlara ilişkin olarak C. Savcılığınca takipsizlik karan verildiği ve davacının itirazının reddedildiği, davalının bu suçlan işlediğine dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı, davalının anlatımının o mahkemede değerlendirilerek davanın hukuki sonuca bağlandığı anlaşıldığına göre; davalının bu ifadelerinden dolayı tazminat yönünden sorumlu tutulması mümkün değildir.
(818 s. BK. m. 41)
(4721 s. MK. m. 24)
(743 s. MK. m. 24/a)
Davacı Sırrı tarafından, davalı Mehmet aleyhine 19.3.2001 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.5.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili avukat Erol tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, bacanağı olan davalının bir hukuk davasında tanık olarak dinlendiğini, anlatımlarının kendisine iftira ve hakaret oluşturduğunu ileri sürerek manevi tazminat istemiştir.
Dosya içeriğinden davacının eşinden boşandığı, eşiyle ve onun kızkardeşiyle arasında birçok davalar bulunduğu; davacının, davalının eşi aleyhine açtığı tazminat davasında tanık olarak dinlenen davalının; davacıya yönelik
olarak "...eşinin ayağını kolunu kırdı, annesinin evini bastı, benim ve eşimin üzerine araba sürdü, halen evimizin önünden geçer, klakson çalar, küfür ve hakaretler eder..." biçiminde yeminsiz olarak anlatımda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının bu anlatımlarının yalancı tanıklar, iftira ve hakaret oluşturduğuna ilişkin davacı şikayeti üzerine yapılan hazırlık soruşturması sonucunda Cumhuriyet Savcılığınca mağdur sıfatı taşıyan davalının (tanığın) anlatımlarının ilgili hukuk mahkemesinin değerlendirileceği anlatımda suç unsuru bulunmadığı belirtilerek takipsizlik kararı verildiği, davacının bu karara itirazının reddedildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi, belge ve anlatımlar ile tüm dosya içeriği incelendiğinde; davalının eşi aleyhine açılan tazminat davasında yeminsiz olarak tanıklık yaptığı, davalı hakkında yalancı tanıklık suçuna ilişkin soruşturma sonucu takipsizlik kararı verildiği, anlatımlarının doğru olmadığına ilişkin kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığı, bir tanığın tanıklık yaptığı olayla ilgili ve bağlantılı olmak üzere söylediklerinden dolayı yalancı tanıklıktan mahkum edilmedikçe sorumluluğuna karar verilemeyeceği, davalının anlatımlarının o mahkemede değerlendirilerek davanın hukuki sonuca bağlandığı, tüm bu olgular birlikte irdelendiğinde davanın reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Şu durum karşısında mahkemece davalının sorumluluğuna karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 3.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.