Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2001/6401
K: 2001711680
T: 5.11.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • KİŞİSEL KUSUR NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
ÖZET: l- Davacı hakkında disiplin soruşturması yapmakla
görevlendirilen davalıların, bu incelemeyi yaparken salt kurumun iç düzenlemesini belirleyen disiplin yönetmeliğindeki sürelere uymamış olmaları, onların, BK.nun 49. maddesi anlamında davacının kişilik haklarına saklında bulundukları anlamına gelmez.
2- Davacı hakkında düzenledikleri sicil idare mahkemesince "sübjektif kanaatle düzenlendiği" belirtilerek iptal edilen davalıların, salt sicil konusunda yansız davranmadıklarının ve dolay isiyle kişisel kusurlarının bulunduğunun kabulü gerekir.
(818 s. BK. m. 49)
 
Davacı Selçuk vekili avukat tarafından davalı Nusret  ve arkadaşları aleyhine 21.2.2000 gününde verilen dilekçe ile kişisel kusurdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 3.4.2001 günlü kararın Yargıtay da duruş malı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilme süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildik! sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıt incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik gör memesine göre davalılardan Nusret ve Günal'ın aşağıdaki bendin kapsa dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılardan Şinasi, İsmail H... ve Yücel'in temyiz itirazlarına gelince; dava, davalıların görevlerini kötüye kullanarak davacıya verdikleri manevi zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiştir.
Adı geçen davalılar, davacı hakkında yapılan bir şikayetin soruşturulması amacıyla üniversite yönetimince soruşturmacı olarak görevlendirilmişlerdir Görevlendirmenin kapsamı itibariyle uzun bir araştırma ve incelemeyi gerektirdiği soruşturma dosyası kapsamından anlaşılmaktadır. Davalıların bu incelemeyi yaparken kurumun iç düzenlemesini belirleyen disiplin yönetmeliği deki sürelere uymadıkları, böylece öngörülen sürede soruşturma tamamlanmamış ve süre uzatımı da istenmemiş ise de, bu usulsüzlüklerden dolayı, davacının kişilik değerlerinin saldırıya uğradığı düşünülmemelidir. Her hukuk aykırı eylem kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Bunun için kişinin sosyal veya kişisel kişilik değerlerine bir saldırı olması gerekmektedir. Davacının kişiliğine yönelik bir saldırı yapıldığına dair de dosyada yeterli bir kanıt yoktu Soruşturmanın objektif bir şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır. Salt sürelere uygulama olgusu, BK.nun 49. maddesi çerçevesinde kişilik haklarına saldı oluşturamayacağından adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddi yerim kısmen kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalılardan Nusret ve Günal'ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesin! isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebil çek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanunun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmaya gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda davacı; adı geçen davalıların kasten şikayet dilekçesi verdiklerini, soruşturma açtırdıklarını inceleme yapanları yönlendirdiklerini ve olumsuz sicil düzenledikleri nedenlerine dayanarak tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, tüm bu dayanılan olgular gerçekmiş gibi değerlendirme yapılarak tazminat miktarı belirlenmiştir.
Ne var ki, davalılardan Nusret ve Günal, davacı hakkında yapılan şikayetin gereğini yaparak, atadığı kişilerce soruşturma yaptırmaları görevlerinin bir sonucudur. Bu bakımdan böyle bir yöntemin izlenmesinde kişisel kusurdan söz edilemez. Öte yandan davacı hakkında inceleme yapan soruşturmacıları ve çevreyi yönlendirdiği konusunda da bir kanıt bulunmamaktadır. Salt davalıların davacı hakkında olumsuz sicil düzenledikleri İddiası ise; idare mahkemesinin 5.5.1999 tarihli kararıyla "sübjektif kanaatle düzenlendiği belirtilerek" sicilin iptal edilmiş olması karşısında, davalıların sicil konusunda sübjektif davrandıkları, diğer anlatımla yansız olarak sicil düzenlemedikleri, böylece kişisel kusurları bulunduğu anlaşıldığından, salt bu olgu gözetilerek tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, davacı iddialarının tümünün doğru olduğunun kabulü ile tazminat miktarının buna göre belirlenmesi doğru değildir. Bu nedenle, hükmü olunan tazminat miktarı uygun değildir. Daha alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalılardan Şinasi, İsmail, Hakkı ve Yücel yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenle davalılardan Nusret ve Günal yararına (BOZULMASINA), davalılardan Nusref ve Günalın diğer temyiz itirazlarının ilk betteki nedenlerle reddine ve davalılar yararına takdir olunan 97.500.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükseltilmesine ve temyiz eden davalılardan peşin alman harcın istek halinde geri verilmesine, 5.11.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
                            KARŞI OY YAZISI
Dava, kişilik haklarına saldın iddiasına dayanan tazminat istemine ilişkindir.
Olay tarihinde davacı  A. Ü .Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı davalılardan Günal A.Üniversitesi Rektörü, Nusret A.Ü.Tıp Fakültesi Dekanı diğer davalılar ise A .Ü .Tıp Fakültesinde görevli öğretim üyeleri olup davacı hakkındaki şikayetin soruşturmasını yapan soruşturma kurulu üyeleridir.
Davacı hakkında yapılan şikayet üzerine üniversite yönetimince soruşturma  kurulu oluşturulmuş, görevlendirmenin kapsamına göre araştırma ve inceleme uzamıştır. Davacı, davalıların kasten soruşturmanın uzun sürmesine neden oldukları ayrıca, Nusret ve Günal'ın hakkındaki sicili olumsuz düzenledikleri için kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu manevi zararı doğduğunu ileri sürmüştür.
Soruşturmanın uzun sürmesine, şikayetin kapsamı soruşturma kurulu üyeliği diğer tüm asli görevlerini de aksatmadan sürdürme zorunda kalmış olmaları soruşturmanın gösterdiği özellikler neden olmuştur. Bunda davalılara yüklenecek b sur bulunmadığı gibi, davalıların kasıtlarının varlığını gösteren bir kanıt da bulu maktadır. Bu nedenle soruşturmanın uzaması yüzünden davalıların hukuka aykırı ilamda bulunduklarını kabul etme olanağı yoktur. Sayın çoğunluğun bu konuda görüşüne aynen katılıyorum.
Davalılar Günal ve Nusret'in davacının 1997 yılına ait sicilini "sübjektif kar düzenledikleri" iddiasını kabul etme olanağı yoktur. Şöyle ki; dosya arasındaki belge ve soruşturma raporuna göre, davacının başkan olarak görev yaptığı sun de Anabilim Dalı Akademik kurullarının gündemsiz oluşturulduğu ve çoğu kez şulen konuların tutanaklara geçirilmediği, hasta yatırılma sayısında öğretim ü arasında eşitlik bulunmadığı ve poliklinik yataklarının %67,5 oranında kullanılır (büyük oranda boş bırakıldığı), davacının Anabilim Dalı Başkanlığı otoritesini yanıtlanmadığı, sorunların çözümlenmesi için çaba göstermediği, bölüm çalışanları a da kutuplaşmaların oluşmasına neden olduğu, bu durumun da geçimsizliklere vedalaşmalara yol açması sonucu Anabilim dalı içinde ve diğer Anabilim dalları araş ki iletişimin koptuğu, bilimsel çalışmalar ve hasta hizmetleri yönünden Çocuk Cerrahisi Anabilim dalındaki çalışmaların durma noktasına geldiği anlaşılmaktadır. Davı başkanı olduğu Çocuk Cerrahisi Anabilim dalında ortaya çıkmış olan bunca sorun varken davalılardan Tıp Fakültesi Dekanı ve Ankara Üniversitesi Rektörü olarak aldıkları yöneticilik sorumlulukları göz önünde tutulduğunda, davacı hakkında  yıllardaki siciline bakarak olumlu sicil düzenlemeleri beklenemezdi. Aksi halde tikleri kurumun iş göremez hale gelmesine göz yummak suretiyle görevlerini yapmış olurlardı.
Davalıların davacının 1997 yılı sicilini olumsuz düzenlerken kin ve garez ettikleri keyfi ve taraflı davrandıkları konusunda bir delil yoktur. İdare mahkemesindeki olumsuz sicilin iptali davasında önceki yıllardaki sicillerin olumlu düzenlenmiş  olması gerekçesine dayanmıştır. 1997 yılı sicilinin düzenlendiği sırada davacı hakkında  yukarda açıklanan ciddi iddialara dayanan şikayet ile ilgili soruşturma sürmektedir.(Nitekim soruşturma raporuyla davacı hakkındaki olumsuzluklar belirlenerek disiplin cezası uygulaması yoluna gidilmiş itiraz üzerine, bu disiplin cezası esastan değil zamanaşımı süresi geçirildiği için iptal edilmiştir.)
idare Hukukunda bir amirin memuru ile ilgili olarak sicil düzenlerken, geçmiş yıllardaki görüş ve kanaatini değiştiremeyeceği gibi bir kural yoktur, insanın sürekli aynı kalacağı aynı davranışları göstereceği kabul edilemez. Çünkü insan değişim gösteren bir varlıktır, bu değişim olumlu yönde olabileceği gibi olumsuz yönde de olabilir. Bu nedenle bir memurla ilgili olarak bir kez sicil düzenlemekle  yetinilmiyerek  her yıl yeniden sicil düzenlenmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Böyle olunca, davalıların davacının 1997 yılma ait sicilini düzenlerken sübjektif davranarak yanlı olarak sicil düzenlendikleri konusunda somut hiçbir delil bulunmadığı için, kişisel kusurlarından söz edilemeyeceğinden, davalılar Günal ve Nusret hakkındaki davanın da tümden reddi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun adı geçen davalıların davacıya ait 1997 yılı siciline yanlı olarak düzenledikleri biçimindeki kabullerine katılamıyorum.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini