 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2001/5383
K: 2001/9440
T: 15.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
- HAKİMİN KİŞİSEL KUSURU
- HUSUMET
ÖZET: 1- Hakimin kişisel kusuru nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında Anayasanın 129/5. maddesi uygulanmaz.
2- Gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamaz. Bu nedenle Anayasanın 129/5. maddesine giren durumlarda, gerçek kişi aleyhine açılan davanın yargı yolu bakamından değil, husumet yönünden reddine karar vermek gereklidir.
(2709 s. Anayasa m. 129/5)
Davacı A. Cezmi tarafından, davalı A. Haydar aleyhine 5.6.2000 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine
mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26.3.2001 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik, hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, zabıt katibi olduğunu belirterek davalı hakimin eyleminden zarar gördüğünü ileri sürmüştür. Mahkemece, davada kişisel kusura dayanılmadığı, hakimin idari faaliyetinden doğan zararların hizmet kusuru iddia edilerek Adalet Bakanlığı aleyhine ve idari yargıda dava edilebileceği gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde ve bilhassa dilekçede yer alan "kini ve kastı yüzünden, komplo kurması, kendi egosunu tatmin için, şahsi ve kasti hareketi" sözcükleri gözetildiğinde, davalının kişisel kusuruna dayanılarak dava açıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Kişisel kusura dayanan davalarda Anayasanın 129/5. maddesi uygulanamaz. Kaldı ki hakimler bağımsız olup, hakimin idari faaliyetleri nedeniyle Adalet Bakanlığına karşı idare mahkemesinde dava açılabileceğine ilişkin görüş de hakimin bağımsızlığı ilkesine aykırıdır. Bu itibarla işin esası incelenerek davalının kişisel kusuru bulunup, bulunmadığı yönünden varılacak uygun sonuç çevresinde bir karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece hatalı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, davalının gerçek kişi olması ve gerçek kişiler aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağı gözetilerek Anayasanın 129/5. maddesine giren durumlarda davanın yargı yolu bakımından değil husumetten reddedilmesi gerekirken, yerel mahkemece görev yönünden davanın reddine karar verilerek gerekçeye aykırı hüküm kurulması da, benimseme biçimi bakımından ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 15.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.