 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2001/5314
K: 2001/9734
T: 18.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT
- AİLE REİSİNİN SORUMLULUĞU
- MANEVİ TAZMİNAT MİKTARININ TAKTİRİ
ÖZET: l- Haksız eylem nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında; küçük yaştaki davalı oğluna nezaret etse bile, davaya konu olayın meydana gelmeyeceğini kanıtlayamayan davalı baba, meydana gelen zarardan sorumludur. Olayın bilgisi dahilinde olmaması onu sorumluluktan kurtarmaz.
2- Manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda ' taktir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
(743 s. MK. m. 320)
(YİBK., 22.6.1966 tarih ve 7/7 s.)
Davacı Yasin vekili avukat Cihan tarafından, davalılar Haceli ve Hasan Hüseyin aleyhine 4.12.1997 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı Haceli yönünden kısmen kabulüne, Hasan Hüseyin yönünden reddine dair verilen 10.11.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı Yasin vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dava, davalı Hasan Hüseyin'in oğlu diğer davalı Haceli tarafından davacının av tüfeği ile yaralanmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davalı küçük Haceli yönünden dava kısmen kabul edilmiş; davalı Hasan Hüseyin yönünden olayın bilgisi dışında geliştiğinden ailebaşkanı olarak sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde MK.nun 320 maddesine dayanarak davalı' Hasan Hüseyin'in olay tarihinde 17 yaşında olan oğlunun eyleminden aile başkanı olarak özen görevini yapmadığından sorumlu olduğunu iddia etmiştir.
Dava konusu olay, kahvehanede kavga eden iki kişiyi ayırmaya çalışan davalı Haceli'ye davacının tokat atması üzerine davalının olay yerinden ayrılıp evine gittiği ve evde bulunan büyük kardeşine ait olan ruhsatlı av tüfeğini getirerek davacıyı yaralaması şeklinde gelişmiştir.
MK.nun 320. maddesi, aile başkanını, küçüğün verdiği zarardan dolayı sorumluluğunu öngören genel bir kuraldır. Bu kusursuz sorumluluk niteliğindedir. Aile başkanının sorumluluktan kurtulması için yasa maddesinde yer aldığı üzere "mutad veçhile ve ahvalin muktazi bulunduğu dikkatle ona nezaret ettiğini ispat etmesi" gerekmektedir.
Davaya konu olan olayda davalı oğluna nezaret etse bile olayın olmayacağını kanıtlayamamıştır. Olayın bilgisi dahilinde olmaması onu sorumluluktan kurtarmaz.
Şu durumda davalı Hasan Hüseyin'in de MK.nun 320. maddesi gereğince sorumlu tutulması gerekir.
Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan olayda davacının yaralanma derecesi, olayın oluş biçimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın (1) ve (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 18.10.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.