 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E : 2001/5170
K: 2001/9428
T : 15.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
* AİLE REİSİNİN SORUMLULUĞU
ÖZET: Davalının küçük yaştaki oğlunun davacının çocuğuna karşı gerçekleştirdiği fiili livata suçu nedeniyle açılan manevi tazminat davasında,küçük yaştaki davalının gerçekleştirdiği eylemin, onun aile reisi tarafından tehlikeli ve ahlaka aykırı şeyler yapmaktan uzak tutulmadığını ve kendisine bu konularda gerekli bilgi verilip aydınlatılmamış olduğunu gösterdiğine göre; mahkemece aile reisi sıfatıyla davalı babanın da sorumlu tutulmasına karar vermek gerekirken, yeterli delile dayanmayan
soyut gerekçelerle bu davalı hakkındaki davanın reddi doğru değildir.
(743 s. MK. m. 320)
Davacılar Ahmet ve diğerleri vekili avukat Hüseyin tarafından, davalılar Ahmet ve Süleyman aleyhine 2.6.1998 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden doğan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.6.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalılardan Ahmet vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacıların temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylemden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan Ahmet yönünden dava kabul edilirken, davalı Süleyman hakkındaki dava reddedilmelidir.
Davalılardan Ahmet haksız eylem tarihinde 18 yaşından küçük olduğundan, babası olan Süleyman da aile reisi sıfatıyla sorumlu gösterilmiştir. Davalı Ahmet'in davacıların çocuğu Hasan'a karşı gerçekleştirdiği eylem fiili Livata suçu olup, davalı bu suçtan mahkum olmuştur. Mahkemece davalılardan Süleyman hakkındaki davayı reddederken, onun MK.320. maddesi gereğince objektif özen ödevini yerine getirdiği gerekçe gösterilmiştir.
Reşit olmayan bir kişinin eğitim ve yetiştirilmesi kural olarak aileye düşer. Bu konu MK.nun 320. maddesinde düzenlenmiş olup, ev reisinin bu konudaki sorumluluğu belirtilmiştir. Bu sorumluluk için ana ilke; ev reisinin gözetimindeki özen ödevini yapmamasıdır. Bir olayda babanın özen ödevini yapıp yapmadığını tesbit görevi hakime aittir. Fakat takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığı, Yargıtay denetimine tabidir. Hakim, takdir hakkını kullanırken özen ve gözetim görevine bağlı olanın yaşını, karakterini, olgunluk derecesini, özellikle tehlikenin varlığını ve çeşitlerini idrak edebilme ve bunları önleyebilme yeteneğini, sosyal çevreyi ve şartları ayrıca gözönünde bulundurmalıdır. Aile Başkanı çocuğuna iyi terbiye verdiğini ispat suretiyle sorumluluktan kurtulamaz. Çünkü terbiyeden ve terbiyenin sonuçlarından değil, kendisine düşen özen ve gözetim ödevinin gerekli kıldığı tedbirleri alıp almamakla sorumludur. Ayrıca soyut, afaki nasihat ve talimat, özen ve gözetim ödevinin yerine getirildiğini kabule elverişli olmaz.
Davalı küçük Ahmet'in gerçekleştirdiği eylem, onun aile reisi tarafından tehlikeli ve ahlaka aykırı şeyler yapmaktan uzak tutulmadığını ve kendisine bu konularda gerekli bilgi verilip aydınlatılmamış olduğunu göstermektedir. Mahkemece, aile reisi sıfatıyla davalı Süleyman'ın da sorumlu tutulması gerekirken, yeterli delile dayanmayan soyut gerekçe ile bu davalı hakkındaki davanın reddedilmiş olması yanlış olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davacılar yararına (BOZULMASINA), davalının temyiz itirazları ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 15.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.