 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E : 2001/3701
K : 2001/7537
T : 12.07.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı Ahmet Ş... vekili Avukat Hıdır Ö... tarafından, davalı Şerif M... aleyhine 13/1/1999 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; 350.000.000 lira manevi tazminatın faiziyle tahsiline dair verilen 22/11/2000 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından her ne kadar duruşma istemli olarak temyiz edilmişse de, miktar itibarıyla duruşma isteminin reddine süresi içinde temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı davalı tarafından kaleme alman ve Kervan Dergisinde yayınlanan "Ayıbın Alevicesi" başlıklı yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, davalı Hacı Bektaşı Veli Kültür Vakfı'nın ilk kurucularından ve yöneticilikte yapmış bir kişi olarak amacının vakfın en iyi şekilde yönetilmesini sağlamak olduğunu, davacıya yönelik herhangi bir saldırının söz konusu olmadığını vakfa maddi yönden katkı sağlamak için her türlü çabayı gösterdiğini, hastalığı nedeniyle Avrupa Alevi Dernekleri tarafından toplanan paralan dahi vakfa bağışladığını, vakfın yanlış yönetimi nedeniyle çevrede dolaşan kuşkular olduğunu, genel kurulda parasal konularla ilgili hiçbir açıklama yapılmamasının kuşkulan arttırdığım ve yazıda bunların dile getirildiğini koşullan oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddini savunmuştur.
Dava konusu olan Hacı Bektaşi Veli Kültür Vakfı'nın kurucu üyesi ve eski yöneticilerinden olan davalı tarafından yazılmış yazıda; davalı vakıf genel kurulu öncesinde vakıf yönetim kurulu üyelerinin ve genel sekreter olan davacının bazı davranışlarının kuşku yarattığım, vakıf yönetiminde aksamalar olduğunu, davalının da içinde olduğu 20 kişilik kurucu üyenin bir değerlendirme toplantısı yaparak, yönetimle ilgili düşünce ve isteklerini içeren bildiriyle genel kurulun olağanüstü olarak toplanmasını istediklerim bunun dikkate alınmadığını, vakfın genel kurulu sırasında yönetim kurulu tarafından parasal konularda hiçbir açıklama yapılmamasının kuşkularının arttırdığını, yeni oluşturulacak vakıf yönetimine katılma isteklerinin tepki ile karşılandığını, kurucu üyelerden hiçbirisine yönetimde görev verilmediğini, kuruluşu yeni ve amaçlan yüksek olan vakfın zarar görmemesi için birleştirici konuşmalar yaptığını, şiirler okuduğunu, yönetim kurulunun çalışmaları yetersiz kaldığı için eleştirilerde bulunarak isteklerini açıkladığını bir halk ozanı olarak taşıdığı sorumlulukların gereğini yerine getirdiğini belirtmiştir.
Dava konusu yazıda yer alan, vakıf yöneticilerinin yönetimi genç ve dinamik kadrolara bırakmak istemediği çünkü, vakıf yöneticiliği yoluyla devletle muhatap olmanın kapısının açıldığı "Başbakanlığı, Bakanlıkları ve Cumhurbaşkanlığı makamını rüyalarında bile göremeyenler şimdi bu makamlarla haşır neşirdirler, Yönetim kurulunda inşaat misyonerliği ağır bastığından ihaleler, rantlar daha yasal, daha rahat, daha avantajla kotarılabilir." değerlendirmesi ile yöneticilerin vakıf sayesinde yeni olanaklara kavuştukları, yöneticilerin vakfın amacına yönelik çalışmalarda yetersiz kaldıkları, bazı uygulamaların doğru olmadığı konulan, vakfın eski yöneticilerinden olan davalı ile yeni yöneticileri arasındaki vakfın yönetimi ve çalışmaları ile ilgili iç yarışma ve çekişmelerin eleştirel bir anlatımıdır.Yazıda Vakıf binasının yapılacağı yer için gerekli olan, ''benim öncülüğümde toplanan paranın hemen hemen tamamına yakını temin edilerek, (bugün Genel Sekreterliği yürüten Ahmet Şahin tarafından toplanarak) Çankaya Belediyesine verilmiştir" cümlesinde davacının adı geçmekte ise de, burada davacıya yönelik bir suçlama yoktur. Davacı bu konunun tanığı olarak gösterilmiştir.
Yazı davacıya değil, vakıf yöneticilerine yöneliktir. Yazı içinde davacının şahsına yönelik, onun kişilik haklarına saldın oluşturacak bir değerlendirme söz konusu değildir. Vakıf yöneticilerine yönelik eleştirilerin sertliği ise, işin özelliği ile yönetimi ele geçirmeye yönelik iç yarışma ve çekişmenin bir sonucudur. Mahkemece, olayda manevi tazminatın yasal unsurları oluşmadığı hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/7/2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı tarafça kaleme alındığı tartışmasız olan dava konusu yazıda davacının da ismi zikredildikten sonra "... ihaleler, rantlar daha yasal, daha rahat, daha avantajla kotarılabilir... Dün ev kirasını veremeyenler, bu vakıf sayesinde evlatlarına ayrı ayrı yerlerden en lüks daireler alabilmekte, dolmuş parasını kısarak harcayanlar son model Vektra'lara binmektedirler" şeklindeki ifadelerle eleştiri hudutlarının aşıldığı ve bu ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu kanaatinde olduğumuzdan davanın reddi gerektiği yolundaki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz. 12/7/2001