 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2000/787
K: 2000/2974
T: 3.4.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MUVAZAALI İŞLEMİN İPTALİ
Karar Özeti: 3. kişinin hakkının muvaazalı işlemle zarara uğratıldığının kabul edilebilmesi için; onun muvazaalı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve muvazaalı işlemin de bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Buna göre; taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan bir tazminat davasının varlığı sabit olduğu taktirde, davalılar arasındaki muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davanın açılabilmesi için, davacının tazminat alacağı miktarının tam olarak belirlenmesini beklemeye gerek yoktur. Alacağa dayanak yapılan olayın gerçekleşmiş olması yeterlidir.
(818 s.BK.m.18)
(2004 s. İİK. m. 283/1)
Davacılar İlhan ve arkadaşları vekili Avukat Nail tarafından davalılar Ali ve arkadaşları aleyhine 14.8.1997 gününde verilen dilekçe ile dayalı Ali'nin ileride doğacak tazminat borcunu Ödememek için muvazaalı biçimde gerçekleştirdiği mal satışının iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava açmakta henüz hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen 13.11.1998 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.,
Dava, davalılar arasındaki taşınmaz satış işlemlerinin danışıklı olduğu iddiasıyla iptaline ilişkindir. Mahkemece, dava davacıların henüz doğmuş bir alacakları bulunmadığı için dava açmakta hukuki yararlarından söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiş ve kararı davacılar temyiz etmiştir.
Dava, muvazaya (BK 18. madde) dayalı iptal davasıdır. Kural olarak üçüncü kişiler (olayımızda davacılar) muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zararlandırılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak üçüncü kişinin muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir atacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlemin yapılması gerekir.
Somut olayda; davacılar, davalılardan Ali tarafından yaralanmaları ve desteklerinin öldürülmesi nedeniyle açılan tazminat davasını sonuçsuz bırakmak için adı geçen davalıya ait taşınmazın önce eşi Ayşe'ye ve hemen sonra Ahmet Ali'ye dava dilekçesinde açıklanan biçimde danışıklı olarak ve olayın hemen ertesinde devredildiği iddiası ile bu davayı açmışlardır. Davacıların dayalı Ali aleyhine devam eden tazminat davası vardır. Davaya konu edilen satışın danışıklı olduğu kanıtlandığı takdirde bu satışa konu edilen maldan da alacağı tahsili için yararlanabilecektir. Davacıların bu davadaki amacı tazminat davası sonucu hak kazanacakları alacaklarını tahsil edebilmek için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacıların bu hakkı, ayni değil kişisel bir hak olması itibariyle kişisel bir sonuç doğurur. Davacıların iddialarının kanıtlanması durumunda iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı alacağın tahsilini sağlamaya yönelik bulunduğu da gözetilerek, taşınmazın aynı ile ilgili bulunan tapunun iptaline değil (olayda kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 283/1. maddesi uyarınca) iptal ve tescil olmaksızın başka bir olgu veya kararla alacağı kesinleşen davacıların bu hakkından dolayı taşınmazın haciz ve satışına karar verilebilecektir. Bu davanın amacı da budur. Davacının tazminat alacağı miktarının tam olarak belirlenmesini beklemeye gerek yoktur. Aksi halde, davalının malını kaçırması nedeniyle davacıların alacağı kararın uygulama olanağı kalmayacaktır. Alacağına dayanak yapılan olayın gerçekleşmiş ol ması yeterlidir. 0 halde danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda inceleme yapmaksızın henüz doğmuş bir alacak olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 3.4.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.