 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2000/7523
K: 2000/10256
T: 20.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2004/m.277,283
818/m.18
Davacı A. Ltd. Şti. vekili Av. T. Z. tarafından, davalı M. Ş. ve arkadaşları aleyhine 1.12.1999 gününde verilen dilekçe ile davalı Mustafa'nın davacıya olan borcunu ödememek için muvazaalı olarak diğer davalıya yaptığı taşınmaz satışının iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 24.2.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, muvazaa nedenine dayalı taşınmaz mal satış işleminin iptali isteğine ilişkindir. Davacı, davalı Mustafa'dan bonoya dayalı alacaklarının bulunduğunu, adı geçen davalının borcunu ödemekten kaçmak için sahibi olduğu taşınmazı diğer davalı Mehmet Ali'ye satış göstermek suretiyle devrettiğini, bu devrin muvazaalı olduğu gerekçesiyle iptalini istemiştir.
Mahkeme davanın İİK.'nun 277. maddesine göre açılmış bir dava olduğundan ve davacının yargılama sırasında geçici veya kesin aciz belgesi ibraz etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Dava muvazaaya ( BK. Mad. 18 ) dayalı iptal davasıdır. Kural olarak üçüncü kişiler ( olayımızda davacı ) muvazaa nedeniyle haklan zarar gördüğü taktirde tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak üçüncü kişilerin muvazalı muamele ( danışıklı işlem ) ile haklarının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için, onun muvazaalı işlemde bulunandan bir alacağının bulunması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla muvazaalı muamele yapılması gerekir.
Somut olayda, davacının davalılardan Mustafa'ya vadesi gelmiş bonolara dayalı alacağı bulunduğu görülmektedir. Bu borcun ödenmesini önlemek için borcun vadesinden kısa süre önce dava dilekçesinde açıklanan şekilde muvazaalı taşınmaz satışının gerçekleştirildiği iddiası ile bu dava açılmıştır. Davaya konu edilen satışın muvazalı yapıldığı kanıtlandığı taktirde bu satışa konu edilen maldan da alacağın tahsili için yararlanılabilecektir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Davacıların bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğurur. Davacının muvazaanın varlığını kanıtlaması durumunda, tapunun iptaline değil ( olayda kıyasen uygulanması gereken İİK'nun 283 maddesi uyarınca ) iptal ve tescil olmaksızın da davacının alacağını alabilmek için taşınmazın haciz ve satışına karar verilecektir. Bu davanın amacıda budur. Şu durumda, muvazaanın varlığı araştırılmalıdır. Bu yön üzerinde durulmadan ve bu konuda araştırma yapılmaksızın aciz vesikasının yokluğu nedeniyle ve davanın İİK.'nun 277. maddesine dayalı iptal davası olduğu şeklinde yanlış tavsifle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi. .