 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2000/6766
K: 2000/9740
T: 6.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YARGI KARARININ UYGULANMAMASI
- MANEVİ TAZMİNAT
Karar Özeti: Kendi isteğiyle emekliye ayrılan bir kamu görevlisinin, emekliliğinden önceki döneme ait bir yargı kararının uygulanmasını emekli olduktan sonra istemesi durumunda, o kamu görevlisinin göreve başlatılıp başlatılmaması, kamu kurumunun ve bakanın taktir yetkisi içindedir. Bu nedenle, taktir yetkisi kullanılarak davacının isteğinin reddedilmesinde hukuka aykırılık yoktur.
(2709 s. Anayasa m. 125)
Davacı Selahattin vekili avukat Togay tarafından, davalı Ali aleyhine 8.4.1999 gününde verilen dilekçe ile yargı kararının uygulanmaması nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.4.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, idari yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, kararı davalı temyiz etmiştir.
Dosyadaki bilgi, belge ve açıklamalar ile idari dava dosyalarından; davacının müsteşar iken 16.3.1996 tarihinde görevden alındığı, bu işlem hakkında verilen yargı kararının uygulanarak 19.9.1996 da görevine iade edildiği, bu kez 13.12.1996 tarihinde yeniden görevden alındığı, bu işlem aleyhine 28.4.1997 tarihinde yürütmeyi durdurma ve 17.12.1997 tarihinde iptal kararları verildiği davacının yürütmeyi durdurma kararından evvel 2.1.1997 günü başka bir kuruma atanması nedeniyle 28.4.1997 günlü yürütmeyi durdurma kararının uygulanmadığı ve bu nedenle idare mahkemesinin kurumu manevi tazminatla sorumlu kıldığı davacının 17.12.1997 günlü iptal kararının uygulanması için dönemin bakanına 5.2.1998 tarihinde başvurduğu, kararın uygulanmaması üzerine 16.3.1998 de isteğiyle emekliye ayrılarak o dönemin bakanı aleyhine açtığı tazminat davası sonucunda manevi tazminata hükmolunduğu anlaşılmaktadır.
Bu olaylardan sonra davacı, 15.3.1999 tarihinde dönemin bakanı olan davalıya başvurarak 28.4.1997 tarihli yürütmeyi durdurma ve 17.12.1997 tarihli iptal kararının uygulanmasını istemiş, istemin reddedilmesi üzerine de eldeki bu davayı açmıştır. Başvuru tarihinde davacının emekli durumunda bulunduğu açıktır. Kendi isteğiyle emekliye ayrılan bir kamu görevlisinin, emekliliğinden önceki döneme ait bir yargı kararının uygulanmasını emekli olduktan sonra istemesi durumunda, o kamu görevlisinin göreve başlatılıp başlatılmaması, kamu kurumunun ve bakanın takdir yetkisi içindedir. Emeklilikten sonra yeniden işe alınması ayrı bir işlemdir. İdare hukukunun kendisine takdir hakkı tanıdığı bu konuda, takdir yetkisi kullanılarak davacının isteğinin reddedilmesinde hukuka aykırılık yoktur.
Şu durum karşısında davanın reddi gerekirken yerel mahkemece davalının sorumluluğuna karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 6.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.