Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E:  2000/5922
K:  2000/9039
T: 23.10.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • ZAMANAŞIMI
  • BİLİNMEYEN DÖNEME AİT GERÇEK ZARARIN HESAPLANMASI
Karar Özeti: 1- Elektrik çarpması sonucunda yaralanan davacının ceza hukuku açısından suçun faili olmadığı anlaşılan T,... AŞ. aleyhine, ceza davası sonuçlandıktan sonra açtığı maddi ve manevi tazminat davası, BK'nun 60/1. maddesinde yazılı l yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
2- Davacının, evvelce açılmamış sayılmasına karar verilen davada manevi zararını sınırlandırmış olduğu hususu nazara alınmaksızın, bu sınırlandırmayı aşan manevi tazminata hükmedilmedi, manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkelerine aykırıdır.
3- Bilinmeyen döneme ait gerçek zararın ve hüküm altına alınacak tazminat miktarının belirlenmesi için, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen son gelir miktarı esas alınmalı ve her y ılın toplam geliri % 10 oranında artırılmalı ve yine %10 oranında indirim yapılmak suretiyle hesaplama yapılmalıdır.
(818 S. BK. m. 60/1,55, 47)
Davacı İrfan'a velayeten Kamil vekili avukat Bahattin tarafından davalı T.... A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine 17.9.1998 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.2.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Öteki temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, çocuğun elektrik çarpması sonucu daimi iş göremezlik durumunda yaralanması nedeniyle tazminat istemektedir. Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, kararı davalı temyiz etmiştir.
Dosya içeriğinden ve eklerinden, olayın 20.3.1995 günü olduğu, 18.1.1996 tarihinde davacının Ankara Yirmialtıncı Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada maddi ve bir milyar lira manevi tazminat istediği, bu davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının bu kez 17.9.1998 tarihinde eldeki bu davayı açarak maddi ve manevi tazminat istediği, davalının bu davaya karşı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu, bu dava ile birleştirilmesine karar verilen 17.1.2000 tarihinde açılan ek dava yönünden zamanaşımı savunması bulunmadığı, ceza davasında ise kurum elemanları ile davacının annesinin beraatine 6.11.1997 günü karar verildiği anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme zamanaşımı savunmasını, ceza mahkemesi kararından itibaren bir yıl içinde dava açıldığı nedeniyle reddetmiştir.
Somut olayda davacının daimi iş göremezlik derecesinde yaralandığı açıktır. Suçun faili olduğu iddiasıyla davalının elemanları hakkında açılan ceza davası 6.11.1997 tarihinde sonuçlanmıştır. Davalı, ceza hukuk açısından suçun faili değildir. Bu itibarla hakkında ceza zamanaşımı uygulanamayacağından, uygulanabilecek olan zamanaşımı süresi BK.nun 60/1. maddesi uyarınca bir yıldır. Bu süre TCK.nun 465. maddesi gereğince ceza davasının sonuçlanmasına kadar uzayabilir. Zira zarar görenin ceza davasına müdahil olarak malen sorumlu sıfatıyla davalıdan tazminat istemesi anılan madde gereğince olanaklıdır. Ceza davası sonuçlandıktan sonra bu olanak ortadan kalkar. Olayımızda bir yıllık süre geçtikten sonra ve ceza davası sonuçlandıktan sonra 17.9.1998 tarihinde tazminat istenmiş olmasına ve ceza davasının sonuçlanmasından itibaren bir yıllık süre içinde tazminat davası açılabileceğine ilişkin hukukumuzda bir düzenleme ve yasa maddesi bulunmadığına göre, 17.9.1998 tarihinde açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken işin esasının incelenmesi bozmayı gerektirmiştir.
b) Olay nedeniyle davacının 18.1.1996 tarihinde Ankara Yirmialtıncı Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada bir milyar lira manevi tazminat istediği ve manevi zararını bu miktarla sınırlandırdığı gözetilmeksizin, sonradan 17.1.2000 tarihinde açtığı ek davadaki üç milyar lira manevi tazminat istemi doğrultusunda davalının iki milyar manevi tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesine aykırı olduğundan ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
c) 17.1.2000 tarihinde açılan ek dava yönünden; tazminatın kapsamı ile ilgili olarak hazırlanan ve mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bilinmeyen döneme ait ücret artışı ve indirimi yıl yıl yapılmamış olduğundan gerçek zarar tam olarak belirlenemez.
O halde bilinmeyen döneme ait gerçek zararın ve hüküm altına alınacak tazminat miktarının belirlenmesi için, raporun düzenlendiği tarihte bilinen son gelir miktarı esas alınmalı ve her yılın toplam geliri %10 oranında arttırılmalı ve yine %10 oranında indirilmek suretiyle hesaplama yapılmalıdır.
Açıklanan bu yönteme uygun düşmeyen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması, tazminatın belirlenmesi ilkelerine uygun olmadığından kararı bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın(2/a,b,c) bendinde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 23.10.2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Dava, elektrik hattındaki arıza sonucu doğan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece kurulan hükümde yer alan ve birleştirilen bir davadaki istemin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile karar bozulmuştur. Bozma kararının zamanaşımına ilişkin bölümüne katılamıyorum.
Olay 20.3.1995 gününde meydana gelmiştir. Zararın davalı kuruma ait elektrik hattından dolayı meydana geldiği tartışmasızdır. İşte davacı bu yüzden ve 17.9.1998 ile 17.1.2000 yılında iki ayrı dava açmıştır. İki dava dosyası birleştirilerek hüküm kurulmuştur. Davalı yan 17.1.2000 tarihinde açılan davaya karşı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunmadığı halde 17.9.1998 tarihinde açılan davaya karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuş, daire çoğunluğunca da zamanaşımı gerçekleştiği gerekçesi ile kararı bu yönden bozmuştur. Bozma kararının bu bölümüne katılamıyorum şöyle ki, TCK.nun 465. maddesinde, bir kişi tarafından çalıştırılanların çalışmaları sırasında yine aynı Yasanın 455 ve 459. maddelerinde belirtildiği bir suçtan dolayı üçüncü kişiye bir zarar vermeleri durumunda zarar verenin ve çalıştıran kişinin birlikte sorumlu olacakları ifade edilmiştir. Maddenin şu düzenleniş biçimi itibariyle suç teşkil eden eylemin, TCK.nun 455 ve 459. maddesi kapsamında bulunması, bundan bu zararın doğmuş olması ve bu zarardan da, eylem suç teşkil etse dahi, sadece suçu işleyen değil, çalıştıranın da hukuken sorumlu tutulacağı düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Halbuki hukukun temel kuralı ayrık durumlar dışında çalıştırılan, çalıştırdığı kişinin suç teşkil eden eyleminden dolayı cezai sorumluluğu bulunmadığı gibi, hukuki sorumluluğu da bulunmamaktadır. Çünkü böyle bir durum çalışanın suç teşkil eden eyleminin görevi içinde ve görevi ile bir bağlılığı olmadığı ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bu husus, BK.nun 55. maddesinde etraflıca düzenlenmiştir. Madde de çalıştıranın çalıştırdığı kişiyi seçmede, talimat vermede ve denetlemede, gerekli özeni gösterdiğini kanıtlamadıkça sorumlu olacağı kabul edilmiştir.
İşte yasa koyucu, dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle işlenen suçlarda çalıştıranın, çalıştırdığı kişinin eyleminden dolayı meydana gelen zararın, çalıştırdığı kişiyi seçmede, talimat vermede ve denetlemede gerekli özeni göstermediğini kanıtlamadığı sürece sorumlu olacağını kabul etmiştir. Böylece, TCK.nun 465. maddesi, TCK.nun içinde yer almış bulunmasına karşın, hukuki sorumluluğu düzenleyen ve BK.nun 55. maddesine paralelliği içeren bir madde olduğu düşüncesindeyim. Ancak BK.nun 55. maddesinden farklı olarak, yasa koyucu TCK.nun 455 ve 459. maddeleri uyarınca suç işleyen çalışanın verdiği zarardan çalıştıranında aynı koşullarda sorumlu tutulacağını kabul etmiştir. Bu genel hükümlerden ve ilkelerden ayrılan özel bir düzenlemedir. Aksi halde BK.nun 55. maddesi varken sadece çalıştıranın hukuki sorumluluğunu düzenleyen böyle bir maddenin TCK.nun da yer almasının hiçbir amacı ve nedeni bulunmayacaktır. Hal böyle olunca, böyle özel bir durumun varlığı halinde, çalıştıranın da, çalışanla aynı zamanaşımı süresine yani ceza zamanaşımına tabi olması gerektiği düşüncesi ile, kararın 2/a maddesindeki bozmaya katılamıyorum. 23.10.2000.
Bilal KARTAL
Başkan
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini