 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2000/10596
K: 2001/1501
T: 15.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
- MANEVİ TAZMİNAT
Karar Özeti:Davalı tarafından, davacının oturduğu dairenin üstündeki kendi dairesinde yaptırılan onanının normal sürenin çok üstünde devam ettiği ve adeta hakkın kötüye kullanıldığı saptandığı taktirde; davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun kabulü gerekir.
(743 S. MK. m. 661, 24, 24/A)
(818 s. BK. m. 41,49)
Davacı Gürsel vekili avukat Burhan tarafından, davalı Gülnigar aleyhine 31.12.1996 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının zarara uğramasından doğan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.6.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı vekilleri taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı, davalının gerekenden daha fazla sürede evinin tamirini yaptırmak suretiyle üzüntü ve tedirginlik yaşadığını, çalıştırdığı işçilerden de hukuka aykırı davranışlarla karşılaştığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece istek kısmen kabul edilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Yukarıya özeti alınan davacının iddiasından da anlaşılacağı üzere, davacı kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat istemiştir. Manevi bir zararın doğması için kişinin, kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gerekmektedir.-Kişilik değerleri, kişinin kişilik haklarını oluşturup, bu hakların, yazılı hukukta bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte, teori ve yargısal kararlardaki tanıma göre, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini sağlayan ve koruyan haklar olduğu söylenebilir. Yine bu haklar fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerlerinden oluşurlar. İşte kişi, bu değerlerin oluşumu ve korunmasının var olduğu durumlarda yaşamı bir anlam ve değer kazanabilir. Bu bakımdan kişiye ait olan bu değerlerin korunmasında zorunluluk vardır.
Bir kimsenin, her üzüntü duyduğu bir olay ve olgu karşısında, manevi tazminat isteme hakkı doğmamış olabilir. Diğer bir anlatımla, her üzüntü veren olay manevi tazminatı isteme hakkını kazandırmaz. Bunun için, kişilik değerlerinin saldırıya uğramış olması gerekir.
Sorun, davalının kendisine ait bulunan evin onarım ve tamiratını yaptırması nedeniyle, meydana gelen gürültü ve çalışmalar sonucu, davacının kişilik değerlerinin saldırıya uğramış olup-olmadığıdır. Kural olarak, evin tamiri sonucu, yakın komşularında rahatsız olacağı doğaldır. Bu bakımdan MK.nun 661. maddesinde, taşınmazın kullanma biçim ve amacı ile yerel geleneklerin öngördüğü sınırlar içinde kalan davranışları, komşunun hoş karşılayıp katlanacağı bu sınırı aşan davranışların ise hukuken korunamayacağı belirilmiştir. Yine aynı madde de, kullanmanın taşkın olmaması da öngörülmüştür. Olayda davalının bu sınırları aştığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumun, davacıya davacının davranışını önleme hakkını tanıdığı açıktır. Bunun yanında, davacı manevi tazminat da isteyebilecek midir?
Dosya içindeki kanıtlara göre davalının bir yılı aşkın süreden bu yana evinde işçiler vasıtasıyla onarım yaptığı, işçilerin çıkardığı aşırı gürültü ve toz nedeniyle özellikle bu dairenin altında oturan davacının aşırı ve uzun süre devam eden onarım nedeniyle rahatsızlık ve sıkıntı duyduğu anlaşılmaktadır. Onarımın normal sürenin çok üstünde devam ettiği ve adeta hakkın kötüye kullandığı görülmüştür. Böylece davacının oturduğu evdeki, huzur ve sükununun bozulduğu, sinir sitemindeki dengenin sarsıldığı kabul edilmelidir. Bunun sonucu olarak da davacının kişilik değerleri içinde yer alması gereken ruh bütünlüğü de bozulmuş olacağı için, kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilmeli ve karar gösterilen ve açıklanan nedenlerle onanmalıdır.
Sonuç: Tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve onama harcının 3.240.000 lirasının davacıya, 32.400.000 lirasının da davalıya yükletilmesine ve peşin alman harçların bunlardan mahsubuna, 15.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.