 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E : 1999/9606
K : 2000/696
T : 1.2.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı Ahmet A... vd.vekili Avukat Sadun Ö... tarafından, davalı Şükrü K... vd. aleyhine 28.7.1995 gününde verilen dilekçe ile trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 7/7/1999 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar Şükrü Timur K... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle daha önceden belirlenen 1/2/2000 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat Yavuz U... ile karşı taraftan davacılar vekili Avukat Meltem Ç... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava trafik kazasından kaynaklanan yaralanma ve araç hasan nedeniyle tazminat istemine linkindir Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar trafik kazası sonucu yaralandıklarını belirterek ilk davada fazlaya ilişkin
haklarını saklı tutmadan iş göremezlik tazminatını içeren maddi tazminat ile manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır Sonradan 1998/95 esas ve 1998/313 esas sayılı davalarda da ek maddi tazminat istemlerinin hüküm altına alınmasını istemişler, bu son iki dosya ilk dava dosyası ile bileştirilerek istemler kısmen kabul edilmiştir.
Alacaklı alacağının tümü hakkında dava açmak zorunda olmayıp fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak kayıt ve şartıyla önce bir bölümü, sonra kalan bölümü talep edebilir. İnceleme konusu olan bu işte davacıların maluliyet tazminatlarının ilk davada talep edilenden fazlasını isteyebilmeleri açıkça fazlaya ilişkin kısmı için hakkın saklı tutulmuş olmasını gerektirir. Saklı tutulmaması ise fazlaya ilişkin kısmından zımnen feragat edildiği anlamını doğurabileceği gibi önceki dava kısmi dava değil tam dava sayılır ve ilk dava ile talep edilen alacak hakkında ikinci bir dava açılmasını önler.
Davacılar davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadıklarından sonraki davalarda talep edilen miktarlara hükmedilemez. Anılan yönün gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan karara yukarıda gösterilen nedenlere BOZULMASINA ve temyiz eden davalılar yararına takdir edilen 65.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine ve peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 1/2/2000 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Davacılar .trafik kazası sonucu yaralandıklarını belirterek ilk davada maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır
Sonradan 1998/95, 1999/25 esas sayılı davalarla da ek maddi tazminat istemlerinin hüküm
altına alınmasını istemişler, bu son iki dosya ilk dava dosyası ile birleştirilerek istemler kısmen kabul edilmiş kararın davalılarca temyizi üzerine karar davacıların ilk davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadıkları gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma nedenine katılamıyorum. Şöyle ki;
Davacılar tarafından 28/7/1995 tarihinde açılan ve 1995/272 esasına kaydedilen dosyanın dava dilekçesinde davacılar maddi tazminat isterken olaydan bu yana çalışamadıklarını iş görmezlik hallerinin devam ettiğini belirtmişlerdir. İşte bundan sonra davacılar hastahaneye gönderilerek malüliyetlerinin belirlenmesi yoluna gidilmiş ve Eğe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca verilen 9/12/1997 günlü raporda davacı Yönüs A...'ın %32 Ahmet A...'ın ise %61 oranında iş gücü kaybına uğradıkları belirlenmiştir. Bu rapordan sonra davacıların zararlarının belirlenmesi yoluna gidilmiş, 27.4.1998 günü hesap bilirkişi raporları ile de Yonüs A...'ın 3.490.937.740 lira Ahmet A...'ın ise 7.167.216.279 lira olduğu belirlenmiştir. Bu rapora da itiraz edilince, bilirkişi Ziya Ünal'ın hazırladığı raporla Ahmet A... 'ın zararı daha fazla miktarda gerçekleşmiştir.
İşte davacılar malüliyetlerinin sonradan belirlenmesi üzerine zararlarının arttığı ortaya
davalar açmak suretiyle istemde bulunmuşlardır.
Şu durumda davacıların ilk davayı açtıkları tarihte gerçek zararlarını bildikleri veya bilebilecek durumda bulundukları düşünülmemelidir. İlk dava dilekçesinde olaydan itibaren iki yıl geçmesine karşı henüz çalışamadıklarını belirttiklerine göre bu o davadaki istemlerinin daimi değil geçici iş görememezlik tazminatı ile ilgili olduğu da düşünülmelidir. Eldeki son davalarla ise daimi iş gücü kaydından doğan zararlarının istemişlerdir.
Ayrıca somut olayda, davacıların zararlarını bildikleri kabul edilemiyeceği gibi, bildikleri halde kötü niyetle bölüm bölüm dava açtıkları da düşünülemez. Bu bakımdan davacıların ilk davada fazlaya ilişkin haklarının saklı tutmamaları nedeniyle kararın bozulması düşüncesine katılamıyorum. Kaldı ki ilk davadaki istem konusunda da bir inceleme yapılmamış olması da doğru değildir. Bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği düşüncesindeyim. 1.2.2000