 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E : 1999/2829
K : 1999/3710
T : 26.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı Nazım Y... vekili Avukat Nazım S... tarafından davalılar Hakan A... ve arkadaşları aleşhine 5.4.1995 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın davalılara ödetilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda, maddi tazminat isteminin aynen, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davalılardan alınmasına dair verilen 17.6.1998 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalılar Hakan A... ve Hüseyin O... vekili Avukat Zübeyir D... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, trafik kazası sonucu uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı kaza nedeniyle yaralanmasından dolayı uğradığı maluliyetten doğan zararı ile yaptığı tedavi giderlerini ve 500 milyan TL. manevci tazminatın davalılardan alınmasını istemiş yerel mahkemece bilirkişi tarafından hesaplanan maddi tazminat ile 200 milyon TL. manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmiş kararı taraflar temyiz etmişlerdir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıda (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamına göre davacının Bağ-Kur'lu olduğu anlaşılmaktadır. 1479 sayılı Bağ-Kur yasasının 63.maddesi uyarınca üçüncü kişinin suç sayılır bir eylemiyle bu yasada sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında kurum, gerekli bütün yardımları yapar ve bu yardımların tutarı için üçüncü kişilere rücu eder. Bu nedenle mahkemece, yaralanması nedeniyle davacıya Bağ-Kur'dan bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak, eğer bir ödeme yapılmışsa bunun peşin sermaye değeri zarardan indirilmek suretiyle denkleştirme yapılması gerekirken yetersiz incelemeyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacının temyiz itirazına gelince Borçlar Kanununun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır" Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin z arın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak
için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlarda açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan işte tarafların kusuru, yaralanmanın derecesi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde takdir edilen manevi tazminat azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdiri için karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bendde gösterilen nedenlerle davalılar yararına, (3) sayılı bendde gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA; davalının diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bendde gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 26.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.