Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9677
Karar No : 1999/1513
Tarih : 25.2.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapıla yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 5.000.000.000 lira manevi tazminatın 13/4/1998 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişki hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerin tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü:
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini istiyebilir. Hakim manevi tazminatı miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliğe yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarı belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartları bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanunu 4.maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu ola özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine olan kadar olmalıdır.
Davaya  konu olan yayın ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde tazminat hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ :  Temyiz  olunan  kararın  gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin  alınan  harcın  istek  halinde  geri  verilmesine 25/2/1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Davacı, görsel olarak yapılan bir yayında, kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairece yapılan temyiz incelemesi sonunda saldırının varlığı kabul edilmiş, ancak hüküm altına alınan tazminatın fazla olduğu gerekmesi ile karar bozulmuştur.
Bozma gerekçesine katılamıyorum. Şöyle ki;
Bir toplumun demokratik bir nitelik kazanabilmesinin, önemli unsurlarından biri ferdin temel hak ve özgürlüklerini serbestçe kullanmasıdır. Bu hakların en önemlisi düşünme, düşündüğünü ve bildiğini serbestçe yaymadır. Diğer bir anlatımla, elektronik iletişimin egemen olduğu çağımızda, bir yandan her çeşit haberi yayma hakkı öte yandan her türlü sansürün ve baskının kaldırılması zorunluluğu önem taşımaktadır. Böylece habere ulaşabilme hakkı, güvence altına alındığı ölçüde, o ülkede demokratik düzen gerçekleşmiş olacaktır. Doğal olarak yayının özgür olması, o toplumun niteliğini yansıtır. Haberleşmede demokratikleşmenin anlamı, var olan iletişim araçlarına toplumun genel olarak daha geniş biçimde girmesidir. Bu demokratikleşmenin bir parçasıdır. ülkede olup-bitenlere, etkinliklere, okuyucu, izleyici ve dinleyicilerin daha fazla katılımı sağlanmadıkça gerçek demokratikleşmeden söz edilemez.
Şu duruma göre kişi, duyarlı, mutlu ve sorumlu bir yurttaş olarak yaşayabilmesi, hak ve yetkilerini yerinde ve zamanında kullanabilmesi için, olanaklar elverdiği ölçüde, olup bitenlerden haberdar olması gerekir. Aldığı ve edindiği bilgiler tam ve gerçek olmalıdır. Ancak bu şekilde sağlıklı ve geleceğe yönelik kararlar verebilecektir. Her zaman güvenilir kaynaklardan gelen haberlere gereksinme duyacaktır ve bu ona sağlanmalıdır. Çağımız insanı, şimdiki yaşamında karmaşık sorunlarla karşı karşıyadır. Bunların çözümü için kavramı düzeyi yüksek ve yetenekli yurttaşlara gereksinme vardır. Eğer İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Uluslararası Vatandaşlık Hakları ve Siyasal Haklar Sözleşmesinde yer alan haklar gereğince iç hukukta yapılan düzenlemelerin sonucu olarak sağlanan ve kamuyu ilgilendiren sorunların çözümüne katılmak bir yurttaşlık hakkı olduğu kabul edilip, bu hak ve ilkeler yaşama geçirilmek isteniyorsa, herkesin tam doğru olan haberden bilgilendirilmesi olanağı sağlanmalıdır. Aksi halde tam veya yarı otoriter siyasal ve demokratik olmayan bir iletişim yapısı ortaya çıkar. İşte bumu gerçekleştirecek olanda basındır.
Basına bu özgürlüğün tanınmasının nedeni, kamu gereksinmesinden doğmuştur. Kamu yararının bulunduğu yerde bu yarardan kişi de yansıma yoluyla yararlanacaktır. Bu görevde, ancak bağımlı olmayan, özellikle siyasi iktidara karşı kendini yükümlü hissetmeyen. salt toplumun yararını düşünen tarafsız ve özgür bir yayınla mümkün olabilecektir. Basın yetkisini kötüye kullanmadığı kendi ahlak kurallarına bağlı kaldığı, kişi ve kişilerin kişilik haklarına saygı gösterdiği ölçü ve kapsamda bu haklardan yararlanabilir.
Basın, uygun gördüğünü gördüğü biçimde yazmak ve açıklamakla, kendisine tanınan ayrıcalığın yarattığı sorumluluğunu yerine getirmiş olmaz. Onun görevi objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle hareket etmektir. O an için, o olay veya konu ile ilgili olan, görünen, bilinen herşeyi araştırmak, incelemek ve olmaları gereken biçimi ile yayınlamak zorundadır. Bundan kaçınamaz ve bu konuda zayıflık gösteremez. Araştırmak, bilgi toplamak ve sonuçlarını kamuoyuna açıklamakla yükümlüdür. Aksi halde, kendisine tanınan ayrıcalığı hak etmemiş ve bu konudaki görevlerini yapmamış olur. Yani basın, olanı tam doğru ve tarafsız biçimde vermekle yükümlü olduğu kadar bunu vermekten de kaçınamaz.
Açıklandığı üzere, gerek görsel ve sözlü ve gerekse yazılı yayının, (basın) toplum yararına bir işlevi olduğunu, bundan dolayıda özgürce hareket etmesi gerektiği özgür basının aynı zamanda, kişileri de özgür kıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Kişilik haklarına gelince, kişinin doğuştan ve sonradan bu haklara sahip olduğu, bu hakların vazgeçilmez ve kısıtlanamaz haclar olduğu, Anayasa ve Yasal güvenceler altında bulunduğu bilinen bir olgudur.
Şu duruma göre, bir taraftan Anayasanın 28. maddesinde, basının özgür olduğu, sansür konulamayacağı güvence altına alınmış, 5680 sayılı Basın Yasasının 1. maddesinde de, basının serbest olduğu belirtilmiştir.
öte yandan, Anayasanın Temel Haklar ve ödevler bölümünde yer alan Temel Hak ve özgürlükler (ki bunların en önemlilerini kişilik-hakları oluşturur) güvence altına alınmış bu hakların saldırıya uğraması halinde, yaptırımları bazı özel yasalar dışında, özellikli MK.nun 24,24/a ve BK.nun 49. maddelerinde düzenlenmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere basının temel görevi, toplumun çıkarını ilgilendiren konu ve olaylar hakkında toplumu bilgilendirmek daha doğru ve güzel olanı için kamuoyu oluşturmaktır, işte basın bu görevini yerine getirirken, bazı kişi ve kişileri kurumları eleştirme zorunda kalabilir. Zaten genellikle de durum böyle olmaktadır. Bunu sonucunda, basın özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerleri karşı karşıya gelmektedir. İşte sorun bu değerlerden hangisine üstünlü tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Bir taraftan basın, özgüre yayın yapmakla görevli ve yetkili kılınırken, hatta bunu yapma zorunda iken, diğer yandan, yapılan bir açıklama ve yorumla, kişini kişilik haklarının zararına uğraması karşı karşıya gelmektedir. Böylece karşı karşıya bulunan ve birbiri ile uyuşmayan ve hukuk düzenine koruma altına alınan yararlar, çatışma içine girmiş gibi bir göreni, ortaya çıkmaktadır.
Halbuki hukuk düzeninin, çatışan iki yararı aynı zamanda konum altına alması düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi, kendi kurallar ile çatışmış olur. Aslında, konu biraz yakından incelendiğinde, her ilk yararın aynı anda ve birbirine karşı korunmadığı, çatışma durumunda birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, böyle bir sonucunda yine hukukun vazgeçilmez ve temel ilkelerinden kaynaklandığı görülecektir. Bu her somut olayda, birinin diğerine üstün tutulması, üstün tutulanım objektif olarak hukuka uygunluk nedenleri de bu bakış açısına göre saptanabilir (Prof.Ör.Selim Kaneti, Çatışan Değerlerin Tartışmasına Dayanan Hukuka Uygunluk, s.147). Hukuka uygunluk nedenlerinde, korunan k sinin (O an için) korunmakta ya bir çıkarı yoktur ya da korunan çıkar karşısında yer alan ve onunla çatışan değer daha üstünlük taşımaktadır. Bunu sonucunda da, daha az üstün olan yarar, daha çok üstün olanı karşısında hukuk düzenince çiğnenmesi uygun görülmektedir. Böylece ya "çıka eksikliği veya yokluğuna dayanan hukuka uygunluk" ya da, "çıka üstünlüğüne dayanan hukuka uygunluk" söz konusu olmaktadır.
Somut olayda,yap ilan yayında davacı için "... Refah dönemindeki yaptıkları antidemokratik ve iftiraya yönelik yayınlarıyla... yalan v iftira dolu haberlerle, ... tarafsız ve ilkeli yayıncılık yerine yanlı ve menfaate dayalı bir yayın ... birilerinden aldığı talimat doğrultusunda acımasızca hak ve hukuk tanımadan..." sözlerle birlikte davacını görüntüleride ekrana gelmektedir. Böylece davacının amaçlandığı açıktır Ayrıca,"... söyledikleri yalanlar,attıkları iftiralar çingırak gibi birer birer boyunlarına asılıyor..." değerlendirmeside yapılmıştır.
Yasalarımızda ve özellikle bu davada uygulanması gereken Borçla Kanununun hükümlerinde manevi tazminatın miktarı konusunda,bir açıklı bulunmamaktadır. Sadece 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşu y Yayınları Hakkındaki Kanunun 28.maddesinde bu miktarın yüzmilyon lirada aşağı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Borçlar Kanununun 49.maddesinde ise,manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, ta rafla r in sıfatı bulundukları görev, sosyal durumları ile ekonomik güçlerinin gözönünde tutulmasının gerekliliğine işaret edilmiştir. Bize göre bunlara ilave olarak zarar görenin tatmin edilmesi,zarar vereninde bir daha hukuk aykırı davranmasını sağlayacak caydırıcı bir miktarında takdir gerekmektedir.
Yasada öngörülen ölçütler, somut olaya uyarlandığında, davacı medya sahibidir. Davalı ise bir yayın organıdır. Bu belirlemeye gör özellikle davacının bir kişi olarak sosyal konumu bellidir. Yanları ekonomik güçleride açıktır. Davalı için kullanılan sözlerinde kişili haklarına saldırı teşkil ettiği konusunda, yerel mahkeme ile daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Şu duruma göre, yukarda ki ilkeler, paranın alım gücü, eylemi caydırıcılığı gözetildiğinde yerel mahkemece takdir edilen miktarın uygun olduğu, kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim. 25/2/1999
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Basının işlevi ve hukuka aykırılık koşulları hakkında bilinenler tekrarlamaksızın belirlenen tazminat miktarı konusundaki farklılığı nedenlerini anlatmak uygun olur.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davalı yayın organının geniş bir kitleye hitap eder oluşu, yayının bilerek ve isteyerek yapılmış olması yayının yapılış biçimi değerlendiğinde mahkemenin belirlediği tazminat miktarının uygun olduğunu düşündüğümden dairemizin tazminat fazla bulan bozma kararına katılamıyorum. 25/2/1999
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini