 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/8051
Karar No : 1998/8267
Tarih : 28.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki tazminat ve meni müdahale davaları üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı karşılık dava yönünden daha evvelki hüküm onanıp kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,asıl dava yönünden 191.000.000 liranın ilamda belirtilen şekilde yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı ve karşılık davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü:
Asıl dava, davacıya ait bahçe duvarı ile kömürlüğün bir bölümünün davalı tarafından yıktırılması nedeniyle uğranılan zararın ödetilmedi, karşılık dava ise; karşı davalıya ait bahçe duvarının karşı davacıya ait 3 nolu parsele tecavüzü olması nedeniyle, karşı davalının bu tecavüzlü yerden vaki el atmasının önlenmesine, bu mümkün olmadığı takdirde tecavüzlü yerin bedeli olan 200 milyon lira ile binasında meydana gelen 50 milyon lira zararın karşı davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemenin, davacının bahçe duvarının 12.96 M2'lik kısmının davalıya ait 3 nolu parsele tecavüzlü olması nedeniyle kusurlu olduğundan,bahçe duvarının yıktırılması ve kömürlük duvarının çatlamasından ötürü tazminat isteminde bulunamıyacağını kabul ederek asıl davanın reddine, karşı davalının tecavüzlü yerden vaki el atmasının önlenmesine, diğer isteklerinin reddine ilişkin kararı Dairemiz Kurulu'nca "Tecavüzlü olduğu iddia edilen ve tanık beyanına göre davacı tarafından 1962 yılında yapılan bahçe duvarının davalı tarafından yıktırıldığı ve bu yüzden kömürlük duvarında çatlama olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalıya ait bahçe duvarının 12.91 m2.lik bölümünün karşı davalıya ait 3 nolu parsele tecavüzlü olduğu bir olgu ise de yargı kararı olmadan, bu yerin bir başkası veya arsa maliki tarafından yıktırılmasını hukuk himaye etmez. Bu nedenle bahçe duvarının yıktırılması ve kömürlük duvarının çatlamasından ötürü bir zarar meydana gelmiş ise bu haksız eylemi ika eden davalının sorumlu tutulması gerekir. O halde Medeni Kanunun 648 ve ardından gelen maddeleri uyarınca zarar kapsamının saptanmasıyla belirlenecek duruma göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Gerekçesiyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece bozma kararına uyulduğu belirtilerek 191 milyon lira tazminatın davalı ve karşı davacıdan alınıp asıl davacıya verilmesine karar verilmiş hükmü davalı ve karşı davacıdan alınıp asıl davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmü davalı ve karşı davacı temyiz etmiştir.
Medeni Kanunun 648/2.maddesinde "Eğer bina arsa sahibinin rızası olmaksızın levazım sahibi tarafından yapılmış ise kali fahiş bir zararı müddei olmadıkça arsa sahibi kal'ni isteyebilir ve masarifi levazım sahibine ait olur. "hükmü yer almaktadır. Yerel mahkemece bozma kararına uyulduğu halde Medeni Kanunun anılan hükmü gereğince zarar hesabı yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.