 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/7555
Karar No : 1999/1141
Tarih : 16.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı adına Avukat Yusuf Rıza Ç... gelmiş diğer taraftan davalılar adlarına kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü.
Dava, toplu konut idaresi personel ve eğitim dairesi başkanlığı görevini yürüten davacının 12.9.1997 tarihinde bu görevden alınarak aynı yerde uzmanlığa atanması nedeniyle bu işlemin iptali için Ankara l nolu İdare Mahkemesinde açılan davada; davalı Mustafa A... tarafından kaleme alınan, diğer davalı İsmail A... tarafından imzalanmak suretiyle onaylanan ve davalı Zeynep vasıtasıyla vekil avukat sıfatıyle anılan idare mahkemesine sunulan dilekçede, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulmasından ötürü beş milyar lira manevi tazminatın davalılardan zincirleme olarak tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davalı idarenin savunmasını hazırlayan davalıların idare mahkemesine hitaben verilen dilekçede yer alan sözlerin savunma sınırları içerisinde kaldığı, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte olmadığı, sicil dosyasının incelenmesi suretiyle bu savunma yazısının hazırlandığı, manevi tazminatı gerektiren koşullarının oluşmadığı kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafında temyiz edilmiştir.
1985 yılından 1997 yılına kadar toplu konut idaresi personel ve eğitim dairesi başkanlığı görevini yürüten davacının haklı ve geçerli bir neden yokken 12.9.1997 tarihinde bu görevden alınarak aynı yerde uzmanlık kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır. Uzun süreden beri daire başkanlığı görevini yürüten davacının, bu görevden alınarak alt derecede olan uzmanlık kadrosuna verilmesi nedeniyle yasaya aykırı elan bu işlemin iptali davacı tarafından Ankara l nolu İdare Mahkemesinde açılan davada davalılar tarafından hazırlanıp mahkemeye sunulan dilekçede davacı için "fırsatçı, yutturmacı, güven duyulmaz, keyfi davranışçı, resmi atamayı gizleyici, başkanlığı yanıltan, kamu vicdanını ve yönetir otoritesini tahrip edici, menfaat hırscısı, yanlışı haksızı mantık alışkanlığı yapan, bencil, iftiracı gibi nitelemeler yapılmak suretiyle onun onur ve haysiyetini kırıcı, gerek toplum nezdinde ve gerek çalıştığı işyerinde küçük düşürerek kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğu kullanılan sözlerden anlaşılmaktadır. Üzerinde durulması gereken husus, somut olay itibariyle bu sözlerin savunma siniri içine! kalıp kalmadığıdır. Savunma hakkı özgürlük, eşitlik ve uygarca yaşama gibi insanı, insan yapan, manevi değerlerdendir. En ilkel toplumlarda dahi savunma hakkı kabul edilmiştir. Ancak her hak gibi savunma hakkı kullanırken başkalarının manevi değerlerine saldırıda bulunulduğu takdirde hukuka aykırı eylem nedeniyle verilen zarardan ötürü bu zararın tazmin edilmesi sonucunu doğurur. Davalılar tarafından hazırlanıp idare mahkemesine sunulan dilekçede yer alan ve yukarıda belirtilen sözlerin savunma hakkı sınırları aşılmak suretiyle davacının kişilik hakların saldırı teşkil eden nitelemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenleri davalıların sorumlulukları yönünden karar verilmesi gerekirken savunma, hakkının kullanıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir edilen 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halindi geri verilmesine 16.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.