 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1998/2768
K.1998/3385
T. 14.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HUSUMET
TEMSİLCİDE YANILMA
KARAR ÖZETİ: Husumetin yönetilmesinde, temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı hasımda yanılmada olduğu gibi davanın reddi sonucunu doğurmaz.
(1086 s. HUMK. m. 39, 73)
(5680 s. Basın K. m. 16, 17)
Taraflar arasındaki yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı Ercüment hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bu davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı M. Ali hakkındaki davanın da sıfat yokluğu nedeniyle reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı iddiası ile açılmıştır.
Mahkeme, işin esasına girmeden, haberin yer aldığı gazetenin sahibi olarak, Gazetecilik ve Matbaacılık AŞ." nin gösterildiğini, davanın ise, Gazetesi sahibi Mehmet Ali" aleyhine açıldığını, ikisinin aynı olmayıp farklı olduğunu belirterek sıfat yokluğundan davanın reddi yönünden hüküm kurulmuştur.
Gerçekten 5680 sayılı Yasanın 16 ve 17. maddelerinde, bu nitelikteki davaların "mevkutelerde sahibi" olan, kimseye karşı da açılabileceği hükme,, bağlanmıştır. Somut olayda davaya konu olan haber Gazetesinin 10 Mart 1995 günlü sayısında yer almıştır. Anılan gazetenin sahibi olarak da
Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi adına Mehmet Ali yazılmıştır. Eldeki davada ise, "......Gazetesi sahibi Mehmet Ali" davalı olarak gösterilmiştir. Yapılan şu açıklama ve karşılaştırmadan da açıkca anlaşılacağı üzere, davacının, davalı olarak........ Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi" yerine.....Gazetesi sahibini" yazdığı, bu sahibin de "Mehmet Ali" olduğu tartışmasızdır. Şu duruma göre ....Gazetesi sahibi olarak yazılan ve şirketi temsil eden kişi ile, dava dilekçesinde yazılan kişinin aynı olduğu açıkca bellidir. O halde burada hasmın farklı kişiler olduğu değil, temsilcide yanılma yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bu iki durum birbirinden farklıdır. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.
Bu gibi durumlarda, gerek teoride ve gerekse kararlılık kazanmış olan uygulamaya göre, bir ara kararı ile durumu belirtmek ve doğru olan somut olaydaki durum itibariyle ".....Gazetecilik ve Matbaacılık Anonim Şirketi adına Mehmet Ali"ye davetiye göndererek, davaya devam etmekten ibaret olmalıdır. Nitekim, davacı da aynı yönde talepte bulunmuştur.
Mahkemenin açıklanan bu yönleri gözetmeden yazılı gerekçe ile sıfat yokluğundan davayı reddetmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.5.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.