 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/1979
Karar No : 1998/4736
Tarih : 15.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalılardan Hasan K... ve Fatih A... hakkındaki dava atiye terk olunduğundan bu davalılar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 2.000.000.000 lira tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte diğer, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmün aynı gazetede aynı şekilde yayınlanmasına ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü .
1-Davalılar Hasan K... ve Fatih A... aleyhine atiye terk nedeniyle hüküm kurulmadığından adı geçenlerin temyiz isteklerinin reddi gerekir .
2-Davalı D... Yayın Holding AŞ adına Aydın D...'ın temyizine gelince;
a)Aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazları reddedilmelidir,
b)Dava davalı gazetede yayınlanan davalı yazarın (Yok mu "Höst" diyen) yazısı nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırıldığı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
9 Mayıs 1997 tarihli "Sabah" gazetesinde,davacının (doğruluğu dava dilekçesinde kabul edilen) yaptığı açıklamalar "Paşalar bu kafadan vazgeçsin" başlığı altında yayınlanmıştır. Bu açıklamasıyla davacı, komutanları milli iradeye saygılı olmamakla suçlamış; devamla "...lütfen kendilerine saygıları varsa milli iradeye saygı duysunlar, unutmasınlar ki ordu, milletimizin çocuklarından oluşuyor. Kahraman milletimiz, şerefli milletimiz çocuklarını emperyalizmin arzusuna hizmet için orduya göndermiyor" diyerek ağır ithamlarda bulunmuştur.
Yine aynı gazetenin, aynı sayfasında, aynı partiye mensup bir başka milletvekili, "...Refah iktidarında halka rağmen inananların üzerine gidip imam hatipleri kapatmaya kalkarsanız kan dökülür. Ülke kan gölüne döner, Cezayir'den beter olur. Hata Fransız devrimi olur. Kan dökülecek, ben bunu istiyorum, demokrasi böyle gelecek. Fıstık gibi olacak...diye açıklamalarda bulunmuştur.
Davaya konu yazının yayınlandığı tarih öncesi ülke gerekli-gereksiz bazı tartışmaların içini sokulmuş; devlet ve kurumlar üzerine çok keskin açıklamalar yapılmış; nihayet giderek Refah" Partisi Anayasa mahkemesince kapatılmıştır.
Mevcut düzeni böylesine sarsan, anayasal kurumları küçük düşürmeye çalışan beyanatların sertliği karşısında, davaya konu yazıyı da sert eleştiri -olarak kabul etmemek mümkün değildir. Hele bu açıklamalar, başta bulunan koalisyon hükümetinin ortaklarından bir partiye mensup milletvekilleri tarafından yapılırsa..." Fizikte olan etki-tepki kurallarının sosyal yaşamda da geçerli olduğu görülür.
Yazı, kamunun ilgi duyduğu konuda, gerçek, güncel açıklamalara dayanmaktadır. O halde yorum da bu olguların elverdiği sınırlar içinde sert bir eleştiri olarak ortaya çıkmıştır. Buna karşın davacı beş milyar lira tazminat istemiş; yerel mahkeme iki milyar liraya hükmetmiştir.
Oysa, yazıda, dava dışı milletvekili İbrahim Halil Çelik'in açıklaması da ele alınmış ve özellikle yazı başlığı onun konuşmasıyla ilgili kalmıştır. Davacı için yer alan ve sert eleştiri sınırını aşan söz için ise hükmedilen miktar" fazladır. Ülkenin o tarihteki ortamı, davacının dava konusu yazının bir kısmına neden olan orduyla, komutanlarla ilgili sözleri ve yazı, birlikte değerlendirilerek daha az bir düzeyde ve hak nesafet kuralları çevresinde tazminat hükmolunmak üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2(b ) bendinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı D... Holding'in diğer itirazlarının 2 (a),diğer davalılarında (1) nolu bentteki nedenlerle temyiz itirazlarının reddine, ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine birinci bentte oybirliği, 2 (b) bendinde oyçokluğuyla 15.6.1398 gününde karar verildi.
KARŞI OY AÇIKLAMA
Davalı, Fatih A...' nın davaya neden olan yazısı, davacının basına yaptığı şu sözleri nedeniyle kaleme alınmıştır. "Paşalarımız, kendilerine saygıları varsa, milli iradeye saygı duysunlar. Unutmasınlar ki, ordu, milletimizin çocuklarından olunuyor..." Davalı köşe yazarı, bu açıklama üzerine, (Yokmu "Höst" diyen?) başlığı altında, davacının "unutmasınlarki, ordu milletimizin çocuklarından oluşuyor." cümlesini almış, bu cümlenin "komutanlar bakın siz bize karşı olabilirsiniz. Ama emrinizdeki ordu bize karşı çıkamaz. Bize karşı bir harekete geçerseniz ordu dağılır. Emrinizdeki güce hakim olamazsınız." anlam ve amacını içerdiğini belirttikten sonra, "çüş, o ha" diye ikazda bulunmuş ve devamla, "çüş" ve "oha" lafları bile hafif geliyor diye eklemede bulunmuştur.
Hemen şunu ifade etmek isterimki, davacının iç dünyasıda, davalı yazarın yorumladığı gibi bir sonucu amaçlıyabilir. Hukuk kişinin iç dünyası ile uğraşmaz. Dışa yansıyan bu sözlerden açıklama bütünü ile incelendiğinde davalının anladığı anlamı çıkarmak son derece olanaksızdır. Yansız ve orta düzeydeki bir kişi, davacının o sözlerinden ordunun milletin çocuklarından oluştuğunu, millet gibi ordumuzda milli iradenin yanında yer alması gerektiği sonucu çıkarılabilir.
Yorum ve amaç bu olmasına rağmen, davalının amacı aşar biçimde davacıyı,başka bir kişinin beyanatına da yazıda yer vermek suretiyle, iki açıklamayı aynı sonuca bağlıyarak,davacı için ağır nitelendirmelerde bulunması, kişilik haklarına ağır saldırı teşkil eder.
Kişilik hakları saldırıya uğrayanın, BK.nun 49.maddesi uyarınca tazminat istiyebileceği hükme bağlanmıştır. Anılan madde de, hakimin, tazminat miktarını belirlerken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı, diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da gözeteceği düzenleme altına alınmıştır.
Somut olayımızda, davacı bir milletvekilidir. Davalı, gazete ve o gazetenin yazarıdır. Yanların bu sosyal durumu açıklandıktan sonra, paranın alım gücü de bilinmektedir. Kullanılan sözlerde bellidir.
İşte mahkeme, tüm bu olguları gözeterek istemin yarısından daha aşağı bir miktara hükmetmiştir. Mahkemenin takdirinde bir hata olduğu ileri sürülmemektedir. Bozma ilamında da davacı sözlerinin sert olduğu belirtilmiş isede, diğer açıklama sahibinin beyanatı ile eş anlamda değerlendirildiği için değerlendirmede hataya düşüldüğü kanısındayım.
Bu nedenle çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum. Kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim. 15.6.1998
KARŞI OY AÇIKLAMASI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerektiği görüşündeyim.