 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/8935
Karar No : 1997/11302
Tarih : 27.11.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 200.000.000 lira manevi tazminatın 2.2.1995 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara yarı yarıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü.
Dava, şikayet hakkının kötüye kullanıldığı nedenine dayalı manevi tazminat davasıdır.
Davacılardan Vezir Y...'a ait olup diğer davacı tarafından sürülmekteyken kaza yaptığı ileri sürülen binek otonun kasko sigortalı olması nedeniyle davalı yandan hasar bedelinin istenmesi üzerine davalı şirketin ekspertiz ve tesbit bilirkişi raporları aldığı, bunların sonucunda kazanın bildirilen yerde olmadığı kanısıyla davacılar ile bir trafik polisi hakkında C.Savcılığına suç duyurusu yapıldığı ve bunun üzerine Ağır Ceza Mahkemesinde haklarında dava açıldığı ve yargılama sonunda beraat ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı şirket, olay nedeniyle yaptığı şikayette ekspertiz ve mahkeme delil tespiti bilirkişi raporları gibi kanıt ve belirlemelere dayanmıştır. O kadar ki, araç sürücüsü Mustafa Y..., hazırlık soruşturması sırasında alınan 09.03.1995 tarihli ifadesinde kazada aracın "sol tarafının üzerine yattığını bildirmesine karşın aracın sol tarafında hasar tesbit edilememiştir. Eksper ve bilirkişi, araçtaki hasarın bildirilen yerde ve biçimde olamayacağı noktasında birleşmişlerdir.
Bu durumda, davalı sigortalısına sırf hasar bedelini ödememek amacıyla değil, mevcut kanıt ve belirlemelere göre Anayasal bir hakkını kamu yararını da gözeterek kullanmıştır. Davalı bu davranışıyla, toplumun ahlaksal ve hukuksal bir kuralını çiğnememiştir.
Elbette, kişilik haklarına karşı toplumun ve bireylerin göstereceği özen., duyacağı saygı o toplumun ve bireylerin düzeylerini, insanlık idealine olan bağlarını gösterir. Ne var ki, bir şikayetin haksızlığının tesbit ve tescili, uzun yargılamalardan sonra elde edilen bir yargı kararıyla belirlenemez şikayetin yapıldığı zamanda var olan kanıt, belirleme ve işaretlerle mümkündür. Davalının şikayetini başlangıçta haklı gösteren bir takım emareler varken onun salt zarar verme amacıyla şikayet ettiğini kabule olanak yoktur. Ayrıca, eylem ve davranışını hafiflik ve acelecilikle de değerlendirmek mümkün değildir.
O halde, mahkemenin, yasaca korunan hakların (kişilik hakkı ile hak arama özgürlüğü) çatışmasında müştekinin eylem ve davranışında hukuka aykırılığı oluşturan öğelerin var olup olmadığını irdelemede ve değerlendirmede yanılgıya düşerek davalı yanı tazminatla sorumlu tutması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/11/1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.