 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/7985
Karar No : 1997/12234
Tarih : 22.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü:
KARAR : Anayasada düzenlenen hak arama özgürlüğü, dolayısıyla şikayet etme hakkının kullanılması hukuken güvence altına alınmıştır. Ne var ki her hakta olduğu gibi bu hakkın kullanılması da sınırsız olmayıp, keyfi biçimde ve gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz. İlke olarak kolluk kuvvetlerine ya da suçları kovuşturmaya yetkili olan makamlara cezai mahiyetteki şikayette bulunmak, hukuka aykırı olarak kabul edilemez. Bu ihbar ve şikayetlerin hukuka aykırı olması zararlandırmak veya küçük düşürmek veyahutta şikayet konusu olay hakkında ciddi ve inandırıcı delil ve emare bulunması gerekir.
Olayımıza konu olan 10.5.1996 tanzim tarihli emre muharrer senette davacı alacaklı, davalıda borçludur. Davalı davacı Mustafa'yı senette tahrifat yapmakla suçlamış ve bu amaçla da şikayet etmiştir. Savcılıkça davacı hakkında yapılan inceleme sonucu üzerine atılı suçu işlediğine dair şikayetçinin iddiasından başka kamu davasının açılmasını haklı gösterecek delil ve emare elde edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
Gerçekten, olay hakkındaki ceza kovuşturması ile ilgili olan hazırlık evrakı incelendiğinde, davacı Mustafa'nın emre muharrer senette tahrifat suçu işlediğine dair hiç bir delil ve emare getirilememiş, davalının iddiasının aksine senetteki davacının sonradan ilave ederek bu surette tahrifat yaptığı iddia edilen "1 ve on" yazılarının da davalının eli mahsulü olduğu hazırlık tahkikatında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile de anlaşılmıştır. O halde olayda şikayet hakkı kullanılırken sınırların aşıldığı, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği kabul edilmek gerekir. Çünkü davalı, şikayet konusu hakkında ciddi ve inandırıcı delil ve emare bulunmamasına karşın, olayda davacıyı sahtecilikle suçlayabilmiş ve şikayet etmiştir. Bu haliyle davalının kusurlu bulunduğu ve Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinin unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmeli ve davacının kişilik haklarına yapılan saldırıdan dolayı davalı tazminatla yükümlü tutulmalıdır. Bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın tümden reddi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.