 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/6509
Karar No : 1997/11434
T :1.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESPİT
- GECEKONDU MÜLKİYETİNİN TESPİTİ
Taraflar arasındaki tesbit davası üzerine yapılan yargılama, sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava konusu 40878 ada 2 nolu parsel içinde bulunan Çiğdemtepe Mah.Selim Caddesi 221 kapı nolu (eski 213 kapı nolu) gecekondunun mülkiyetinin davacı Cemal B...'a ait olduğunun tesbitine ilişkin hükmün süresi içinde davalılardan Maliye
Hazinesi adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, tetkik hakimi tarafından düzenlenen, rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü
Davacı, dava dilekçesinde adresini yazdığı gecekondunun mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiş, mahkemece istek gibi karar verilmiştir.
Bir davanın açılabilmesi için, dava açmakta hukuki, yararın bulunması ve eda davası açılabilecek hallerde tesbit davası açmakta hukuki yararın bulunmadığı hususları ana ilkelerdir. Tesbit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tesbitine yöneliktir. Bu tür davanın dinlenebilmesi için genel dava şartları yanında aşağıdaki özelliklere de dikkat edilmesi gerekir. Tesbit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabilir. Davacının bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tesbit edilmesinde hukuki yararı bulunabilir. Davacının tesbit davası ile istediği hukuki korunma diğer dava türlerinden biri ile sağlanabiliyorsa o zaman davacının tesbit davası açmakta hukuki yararı bulunamaz. Öte yandan, açılmış ve görülmekte olan bir davada iddia ve s avunma olarak ileri sürülebilecek konular için de ayrı bir dava açmakta hukuki yarar yoktur. Tesbitle hukuki yararın yokluğu idari işlemlere esas olacak isteklerde de kendini gösterir, idareyi belli konuda karar vermeye yönlendirecek tesbit kararı vermek mümkün değildir. Aksinin düşünülmesi görev alanına müdahale sonucunu doğurur idarenin tesbit kararı ile kendisini bağlı saymaması halinde gereksiz karar verilmiş olması nedeniyle karara saygı ilkesi zedelenir. İdari yargıda tesbit davası türünün bulunmaması da bu tür tesbit isteklerinin adli yargıda kabul edilmesi için gerekçe olamaz.
Öteki dava türlerinde davanın hangi amaçla açıldığı, dava açmakta hukuki yararın bulunup bulunmadığı dava dilekçesinden kolayca anlaşıldığı halde tesbit davalarına ait dilekçesinden çoğu kez tereddüt yaratır. Eldeki davada da dilekçe bu bakımdan yetersiz olduğu gibi, mahkemece de bir açıklama yaptırılmış değildir. O halde, davacıdan bu davayı açmaktaki amacı açıklattırılarak, özellikle tesbit davasının açılabilmesi koşulları değerlendirilmek suretiyle dava açmakta hukuki yararın bulunup bulunmadığı tesbit edilmelidir.
Kabul şekli bakımından da; bu tür davalarda verilecek karar mülkiyet hakkının tesbiti şeklinde değil, binanın kimin tarafından yapıldığının tesbiti şeklinde olmalıdır. Somut olayda davacı binayı bizzat yapmadığına ve yapılı biçimde satın aldığına göre ".... satın aldığının tesbitine" şeklinde karar vermek yeterli olabilir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukardaki nedenlerle BOZULMASINA, bozma biçimine göre öteki temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine gerek bulunmadığına 1.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.