 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/1559
Karar No : 1997/5622
Tarih : 26.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 300.000.000 lira manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte
davalılardan alınarak davacıya ödenmesine hüküm fıkrasının Sabah Gazetesinde aynı puntolarla yayınlanmasına, ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü.
Davaya konu haber yazı ile davacının kişilik haklarına saldırıldığı iddiasıyla . davalılar hakkında manevi tazminat davası açılmış yerel "mahkeme davayı kısmen kabul etmiştir.
Aralık/1995 seçimleri öncesi, seçime katılacak bazı siyasal partiler arasında, seçim ittifakları gündeme gelmiş. Bu husus, kamuoyunu ilgilendiren önde gelen konulardan olmuştur. Cem B...'in liderliğini üstlendiği YDH. (yeni Demokrasi Hareketi) kendine özgü ve bir kısmıyla kamuoyu için çarpıcı gelen düşünce ve projelerle toplum karşısına çıkmışken, Anap'la ve onunla seçim ittifakı yapan BBP ile birlikte seçime katılma girişimi yeni tartışmalara yol açmıştır.
İşte haber/yazı seçim ittifakı girişiminden dolayı Cem B...'in öfke topladığını ve bunun neden kaynaklandığını okuruna haber olarak vermektedir. Partiler arasındaki görüş farklılıkları ve özellikle BBP mensubu davacının da adının karıştığı yakın tarihe ilişkin Kahramanmaraş olaylarının bu ittifak için engel diye düşünüldüğü, öfke topladığı anlatılmaktadır.
Anılan olaylar nedeniyle davacı da suçlanmış, tutuklu kalmış ve nihayet ceza davası hakkında beraatle sonuçlanmıştır. Elbette bu bir adli gerçektir; kimse sanıkla hükümlüyü karıştıramaz; aynı düzeyde tutamaz. Aksi bir eylem ve yazı kişilik haklarına saldırıyı oluşturur. Ne var ki, politika alanında yer alıp ülkeyi yönetme isteğinde olanlar, mahkeme kararlarının dışında ve ötesinde, toplum içinde edindikleri imajdan haksız da olsa, kolay sıyrılamazlar. Bu yüzden sık sık tartışmaların, eleştirilerin odağını oluştururlar. Siyaset sahnesinin kişileri, kendilerine imajları ve eylemleri nedeniyle yönelen alkışlar kadar bazen sert eleştirileri de işin gereği olarak karşılamak durumundadırlar.
Haber/yazıda davacı için "mahkum" değil "sanık" sözlerine yer verilmiştir. Sanıklığı da adli bir gerçektir. Her ne kadar, sanık sıfatı dava sonucuna kadar sürdüren bir tanımlama ise de, politikacılar için, toplum içinde kendi alanında iddialı kişiler için, bazı olaylarda, bu değerlendirmelerin yapılması da onlar yönünden kaçınılmaz bir durumdur.
Nitekim, gündemdeki bir kısım seçim ittifakları da gerçekleşmemiştir.
Hal böyleyken yerel mahkemenin davalıları tazminatla sorumlu tutması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine gere şimdilik diğer hususların incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/5/1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.