 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1996/11324
K. 1996/10434
T. 24.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR ÖZETİ : Bir çalışanın, asıl görev sınırları dışındaki konularda görevlendirilmesi ve bu görev sırasında zarar meydana gelmesi halinde, BK.nun 43. madde hükmünün göz önünde tutularak, hükmedilecek tazminat miktarından uygun bir indirim yapılması gerektiği düşünülmelidir.
Rücu davalarında, çalıştırılan kişinin ancak kusuru oranın sorumlu- tutulabileceği ve rücudan teselsül olamayacağı da gözetilmelidir.
(818s. BK. m. 43, 146)
Taraflar arasındaki rücuen alacak davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 95.940.487 liranın ilamda belirtilen şekilde yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı İdareye ödenmesine ilişkin hükmün, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hâkimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Dava, rücu istemine ilişkindir. Davacı İdarede polis memuru olan, ancak olay günü Polis evine ait serviste şoför olarak görev yapan davalının kullandığı minibüs ile dava dışı şahsın kullandığı minibüsle dava dışı şahsın kullandığı otobüsün çarpışması sonucu davalının kullandığı araçta bulunan ve İçişleri Bakanlığı'nda teknisyen yardımcısı olarak görevli Bekir vefat etmiştir. Müteveffanın mirasçıları tarafından açılan davada, davalı olarak İçişleri Bakanlığı ve olaya karışan otobüsün işleten ve sürücüsü olan şahıslardan tazminat isteminde bulunulmuş, mahkemece hükmedilen tazminat miktarından davalılar müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulmuştur. İcra takibi sırasında, borcu ödeyen İçişleri Bakanlığı davalıdan ödediği miktarın rücuen tahsilini istemiş; davalı, bakanlık tarafından polis memuru olarak göreve alındığını, ancak şoför olarak görevlendirildiğini, asıl görevinin polislik olup, şoför olarak görevlendirilmesi nedeniyle İdarenin kusurlu bulunduğunu savunmuş, mahkemece, davalının görevinin şoförlük olmayıp, polis memurluğu olduğu ancak araca zorla bindirilip kullandırıldığını kanıtlayamadığı ve üstün yasal olmayan emirleri var ise bunu reddedip aracı kullanmaması gerektiği gerekçesiyle sorumluluğu yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, davalının görevlendirilmesinin ne şekilde olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Asıl görevi polis memurluğu olan şahsın görev sınırları dışındaki konularda görevlendirilmesi ve bu görev sırasında zarar meydana gelmesi halinde, Borçlar Kanununun 43. maddesinin göz önünde tutularak, hükmedilecek tazminat miktarından uygun bir miktar indirim yapılması gerektiği düşünülmeksizin, açıklanan nedenlerle bu konudaki savunmanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
3- Davacı İdare, ödediği tazminatın rücuen tazminini istemektedir. Rücu davalarında çalıştırılan kişinin ancak kusuru oranında sorumlu tutulabileceği ve rücuda teselsül olamayacağı gözetilmeksizin, davalının dava dışı şahısların 2/8 oranındaki kusurlarına isabet eden tazminat miktarı ile de sorumlu tutulmuş olması, ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın (2 ve 3) sayılı bentlerde açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), öteki temyiz itirazlarının ilk bentdeki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 24.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.