 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/10488
Karar No : 1996/857
Tarih : 20.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· MANEVİ TAZMİNAT
KARAR ÖZETİİ : Kişilik haklarına saldırı. (Mk. Md.24 (Bk.49.md). Kişilik hakkı kişinin kendi özgür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır.
Genel hukuk sistemi içinde ihlalleri manevi tazminat talebine yol açan kişilik hakları TC. AY, BK ve MK. ve ayrıca diğer yasalarda düzenlenen hükümlerle korunur.
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı adına avukat Hülya S... ile diğer taraf adına Avukatı Abdulkadir A...'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten dava konusu olayda ilgili video kaseti izlenip tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği görüşüldü.
Dava, Medeni Kanunun 24.maddesi gereğince kanunen korunan kişilik hakkına yapılmış saldırı nedeniyle Borçlar Kanununun 49.maddesinden kaynaklanan manevi tazminat isteğine ilişkin olup davacı Milletvekili Mahmut A... Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 26/12/1991 tarihinde "genel güvenlikle" ilgili görüşme sırasında kürsüde konuşma yaparken davalı tarafından haksız saldırıya uğradığını ve kaba kuvvetle itilip çekiştirilerek kürsüden uzaklaştırıldığını, saldırının TRT televizyonunun naklen yayını sırasında meydana geldiğini, konuşmasının yarıda kesilerek ana temayı dahi söyleyemediğini, davalının eylemi ile kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürerek bir miktar manevi tazminatın tahsili ile kararın TRT'de yayınlanmasını talep etmiştir.
Davalı, davacının görüşme konusu "genel güvenlik" olduğu halde tartışmayı "kürt sorunu" olarak nitelendirdiğini ve konuşmasında (Kürt halkı, Türk halkı) sözcüklerini kullanarak Kürt ve Türk kökenli insanları birbirinden ayırdığını ölen yasadışı bir örgüt Militanı ile Türk askerini bir tuttuğunu bölücü yasa dışı terör eylemlerini ihkakı hak olarak kabul ettiğini konuşma süresinin bitmesi nedeniyle Meclis Başkanınca konuşmasını bitirmesi ve kürsüden inmesi için sürekli uyarıldığı halde konuşmasına devam ettiğini konuşmasında söylediği sözlerin Türkiye Cumhuriyetinin Milletiyle devletiyle bölünmez bütünlüğü üzerine yemin eden ve Meclis çatısı altında kendi sorumluluğunun bilincinde olan tüm milletvekillerini tahrik ettiğinden tepkilere neden olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur
Kişilik hakkı, kişinin kendi özgür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır. Genel hukuk sistemi içinde ihlalleri manevi tazminat talebine yol açan kişilik hakları TC. Anayasası, Borçlar Kanunu, Medeni kanun ve bu iki yasa dışındaki diğer yasalarda düzenlenen hükümlerle korunur. Dava konusu olay ile ilgili video kasetinin incelenmesinden davacının Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmasında haksızlığa uğrayan insanların devlete olan güvenlerini yitirerek ihkakı yani adaleti kendi eylemleriyle gerçekleştirme yolunu seçtiklerini söylemek suretiyle "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü "ilkesini hedef alan yasa dışı bölücü terör örgütü PKK'nın kanlı eylemlerini "ihkakı hak" olarak nitelendirdiği kendisine verilen yasal konuşma süresinin bitmesi nedeniyle Meclis Başkanının sürekli uyarılarına rağmen konuşmasını bitirip kürsüden inmediği bu sözler üzerine salondan sözle müdahaleler ve sıra kapaklarına vurmak suretiyle gürültüler başladığı ancak davacının kürsüden inmediği ve "Kars'ın Digor ilçesinin Dolaylı ve Araplı köylerinden akraba olan iki gencimiz çatışmalarda can verdiler, biri asker biri PKK'lıydı" diyerek ülkeyi bölmeyi amaçlayan bu terör örgütüne mensup silahlı eylem yapan terörist ile ülkemizin bölünmez bütünlüğünü sağlamak için canını feda eden Türk askerini eşdeğer tuttuğu" Devletin varlığı ve bağımsızlığını vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumaya" namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş milletvekillerinin bu konuşma üzerine sıra kapaklarına vurarak bağırarak tepki gösterdikleri ve kürsüye çıkan bir grup milletvekilinin davacı ile sözlü tartışmaya giriştiği bu olaylar olurken davacının etrafını saran kalabalık milletvekillerinin arkasından çıkan davalının davacıya yaklaşarak eliyle beline sarılmak suretiyle geriye çektiği ve kalabalıktan ayırarak kürsünün diğer tarafına doğru iterek ve müessir fiil oluşturacak şekilde götürdüğü ve davacıyı kürsüden indirdiği tesbit edilmiştir. Yerel Mahkemece davalının anılan eyleminin müessir fiil niteliğinde olması nedeniyle kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA davacı yararına takdir edilen 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20.2.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.