 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1995/9913
K. 1996/122
T. 15.1.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DURUŞMANIN ERTELENMESİ İSTEĞİ
TAYİN OLUNAN DURUŞMA GÜNÜNÜN BİLDİRİLMESİ ZORUNLULUĞU
KARAR ÖZETİ Davalının, duruşmanın ertelenmesine dair isteği mahkemece kabul edildiği takdirde, duruşma için tayin edilen günün usulüne uygun biçimde davalıya bildirilmesi gerekir. Davalının, dilekçesinde günü kalemden öğreneceğini beyan etmesi, bu usuli muamelenin ihmalini gerektirmez.
(1086 s. HUMK. m. 415)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 200.000.000 lira manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün, süresi içinde davalı Hadi tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Taraflar arasındaki tazminat davası yargılamasının 16.11.1995 tarihli birinci oturumuna engeli nedeniyle gelemeyen davalı, mazeret (özür) dilekçesi göndermiş; davacının da karşı çıkmadığı mazeret, mahkemece kabul edilip davalının "duruşma gününü mahkeme kaleminden öğrenmesine" karar verilerek duruşma 23.11.1995 gününe bırakılmıştır. 2. duruşma davalının yokluğunda yapılarak dava, "kabul" ile sonuçlandırılmıştır.
Burada üzerinde durulacak husus, bir davanın duruşmasına gelemeyen davalı ya da vekili tarafından mazeret dilekçesi verildiğinde mahkemece izlenecek yolun, yapılacak işlemin neler olduğudur. Mazeret bildirimi ya reddedilir ve duruşmaya devam olunur ya da kabul edilerek duruşma ileri bir tarihe bırakılır. Mazeret kabul edildiği takdirde, yeni duruşma günü pul verilmişse onunla; verilmemişse davayı takip etmek isteyen davacıdan alınmak suretiyle yahut HUMK.nun 415. maddesinde öngörülen yolla mazeretliye bildirilir. Çünkü, işin mahiyetine ve mahkemenin türüne göre, bir yargısal işlem, ancak ya tefhim, ya da tebliğ ile sıhhat kazanır.
Nitekim, Dairemizin bir kararında, "... Usulde, mazeret üzerine gelmeyen tarafın, duruşma gününü mahkeme kaleminden öğrenebilmesi konusunda bir hüküm yoktur. O halde, davalının mazeretli olduğu kabul edildikten sonra duruşma günü kendisine bildirilmeden yokluğunda verilen karar bozulmalıdır" denilmiştir (4. HD.'nin, 23.6.1966, 560317080 sayılı kararı). Hukuk Genel Kurulu ise bir adım daha ileri giderek, davalının duruşma gününü kalemden öğrenmeyi kabullenmesini dahi benimsememiştir. "Davalının duruşmanın talikine dair talebi mahkemece kabul edilmiş olmakla, duruşma için tayin edilen günün usulüne tevfikan davalıya bildirilmesi icabedip, davalının dilekçesinde günü kalemden öğreneceğini beyan eylemesi, bu usuli muamelenin ihmalini gerektirmez (HGK., 6.4.1955 tarih, 1591/1690 sayılı karar).
Bu bildirim zorunluluğu, hukuka bağlı devletlerin en az "iddia" kadar "savunmaya" vermesi gereken önemden ve bir davanın takip edilmesinin gereklerinden kaynaklanmaktadır.
Mahkemeler yargılama yaparken çabuk ve en az masrafla sonuca ulaşmayı hedeflerken, sağlıklı bir yolla doğru karar verme ilkelerini göz ardı edemezler. Yargısal sonuçların hatalara ve eksiklere tahammülü yoktur. Bu, aynı zamanda olur-olmaz mazeretlerle davaların sürüncemede bırakılmasını; bu tür istemlerin önlenmesini de gerektirir.
Olayımızda ise, tarihinin belirlenmesinde hiç bir katkısı olmayan ilk duruşma gününün bildirilmesi gerekirken, ona kalemden öğrenme yükümlülüğü getirilmesi ve ikinci oturumda yokluğunda davanın sonuçlandırılması doğru değildir; yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektirir.
SONUÇ Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre şimdilik diğer hususların incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 15.1.1996 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dairemizin kararı Hukuk Genel Kurulu Kararları ile de benimsenmiş Yüce Yargıtay'ımızın genel uygulamasıdır.
Ancak; yasaya göre mazeret bildiren kişinin, tebligat masrafını da birlikte vermesi gerekir. Tebligat masrafının verilmemesi halinde mahkeme ya mazereti kabul etmeyecek veya bu işte olduğu gibi duruşma gününün kalemden öğrenilmesine karar verecektir. Mahkemenin tebliğ yaptırma olanağı yoktur.
Mahkemenin sonraki duruşma günü için belirlediği 7 günlük süre de uygun bir süredir.
Aynı günkü diğer davaların başka güne bırakılması, bu davanın da o güne bırakılmasını gerektirmez. Müstakbel günün belirlenmesinde duruşma günlerinin elverişli olup olmaması en son göz önünde bulundurulacak unsurlardandır. Mahkemeler yargılama yaparken sağlıklı, çabuk ve masrafsız sonuca ulaşmaya çalışmalıdırlar.
Yüce Yargıtay'ımızın katılmadığımız yukardaki uygulaması hakkın suistimali ve giderek davaların uzaması sonucunu yaratmaktadır. Esasen somut olayda davacının temyiz itirazlarının yoğunluğu da başka noktalardadır.
Bu nedenlerle esasın incelenmesi gerektiği usu1den bozma yapılmaması oyunda olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.
Salim ÖZTUNA
Üye