Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/8298
Karar no : 1995/8601
Tarih : 13.11.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazlı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün (..) temyiz edilmesi üzerine (...) gereği görüşüldü.
 
    KARAR : Yayınlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel bir haber verilirken bile özle biçim arasında denge kurulmalıdır. Yukardaki unsurları taşıyan, yayınlanmasında toplumsal ilgi bulunan bir haberin de verilişinde seçilen uslüp ve sözcükler aşağılayıcı, küçük düşürücü, incitici, abartılı olmamalıdır. Aksi halde salt bu nedenle dahi yayın, hukuka aykırı olur ve davacı tazminat istemekte haklı olur.
    Somut olayda davalılar olayları anlatırken bu koşula uymamışlar ve gerçekliği dahi kanıtlanmamış haberi başlıkta "skandal" sözünü kullanarak aşağılayıcı biçimde vermişlerdir. Öyleyse davalı taraf uygun ve ılımlı bir tazminatla sorumlu tutulmalıdır.
 
    SONUÇ : Yerel mahkemece bu yön gözetilmeksizin, kendi takdir edebileceği bir hususta aksi görüşü öneren bilirkişi raporuna göre davanın reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. (13.11.1995)
 
KARŞI OY YAZISI
    Davacı, herbirin ortak sayısı yüzlerle ifade edilebilen kooperatiflerin birliğidir. "Çukobirlik" kısa adıyla bilinen bu tüzel kişi halka malolmuş haliyle Çukurova bölgesini ve halkını yakından ilgilendirmektedir.
    Bu Kurumda bazı usülsüzlük ve yolsuzlukların olduğu, o tarihte CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Veli Aksoy tarafından bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanmıştır. Açıklanan hususlar hemen hemen hiç yorum eklenmeden davalı gazete tarafından yayınlanmıştır. Hatta, Çukobirliğin Genel Müdürünün de yaptığı basın toplantısı, çok geniş bir biçimde ve yine yorumsuz olarak yayınlanmıştır.
    İşte, bu yayınlar nedeniyle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddia edilmektedir ki, buna katılamıyoruz. Çünkü;
    1- Haber yazıların yayınlanmasında, kamu yararı olup toplumu ilgilendirmektedir. İddialar, günceldir. Ayrıca, yayının kaynağı bir partinin genel başkan yardımcının basın toplantısında söylediği sözler, yaptığı açıklamalardır. Gazeteci için bu, yayınlanma koşullarını içeren gerçektir. Buradaki gerçeklik, yargılama sonucu oluşan bir mahkeme hükmü niteliğinde değildir. Olması da aranmaz. Nitekim, Yüksek 4. Hukuk Dairesi pek çok kararlarıyla, bir karakola yapılan şikayet nedeniyle olayın Emniyet'çe yayınlanan bültende yer alması dolayısıyla verilen haberler için "gerçekliği" kabul etmiştir. Zaten, sayın çoğunluk da bu görüştedir.
    2- Ayrıldığımız, nokta, haberin veriliş biçimi ve seçilen sözcüklerin, özle biçim arasındaki dengeyi bozup bozmadığındadır. İhalelerde yapıldığı ileri sürülen yolsuzluklar ve particilik kaygısıyla işe adam almalar nedeniyle yayınlanan haberin "skandal" başlığıyla kamuoyuna sunulması haber içeriğine uygundur.
    3- Basının özgürlüğü kendisi için değil, kamuoyu içindir; toplum içinder. Ülkede olanların ve olayların anlatımı neyi gerektiriyorsa, basın öyle yazabilmelidir. Kamuoyunun serbestçe ve sağlıklı biçimde oluşması için basının dili elbette incitici de olabilir. Yani bir haber yazıda ifadenin biçimini yaratan, muhatabın incinip üzülüp üzülmeyeceği değil, olanların ve olayların niteliğidir. Olayın toplumda kınanma derecesi, özle biçim dengesini yaratır.
    4- Davamızın davacısı, tüzel kişidir. Tüzel kişilerin de kişilik hakkının varlığı, doktrinde ve uygulamada ittifakla kabul ediliyorsa da gerçek kişilere nazaran saldırının daha hoşgörülü karşılanması gereği de benimsenen bir görüştür. Nitekim, hiç gereği yokken mahkemece işin bilirkişi kuruluna inceletilip rapor alınması, bir noktanın aydınlanmasına katkıda bulunmuştur. Üniversite öğretim üyeleri olan bir profesör ve iki doçentten oluşan bilirkişi kurulu, hem yayınlarda hukuka aykırılığın olmadığını, hem de gerçek kişiye nazaran tüzel kişinin kişilik haklarının korunmasında daha müsamahalı olunması gerektiğini vurgulamıştır.
    Bütün bu nedenlerle, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasının uygun sonuç olduğunu düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.
Üye
O.Cengiz YÜKSEL
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini