 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/6421
Karar no : 1995/7713
Tarih : 24.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı asil S.S. gelmiş, diğer taraftan davalı adına kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlendikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, davalı ile aynı apartmanda oturduklarını, üst katta oturan davalının kasıtlı bir biçimde sürekli olarak kendilerini rahatsız ettiğini, davalının ızrar suçundan mahkum olduğunu, bu rahatsız edici davranışlar yüzünden başka yere taşınmak zorunda kaldığını ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ise mahkumiyet kararlarının savunma üzerinde durulmadan verildiğini, ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlamayacağını, miktarın fahiş olduğunu savunmuştur. Mahkemece her türlü üzüntünün manevi tazminatla karşılanmasının mümkün olmadığı, davalının eyleminin mal aleyhine cürümler bölümünde yer aldığı, davalıya yüklenen eylem ile davacının kişilik hakların arasında doğrudan doğruya bir bağ kurulamadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu'nun 49. maddesine göre şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat isteminde bulunabilir. Şahsiyet hakkının nelerden ibaret olduğu yasada sınırlı bir şekilde sayılmamıştır. Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda şahsiyet hakkının (kişisel değerlerin) hayat, bedenve ruh bütünlüğü, şeref, haysiyet ve itibar, mesken masuniyeti, isim, resim gibi kişisel varlıklar olduğu ve bu sayılanlarla da sınırlı olmadığı kabul edilmektedir.
Taraflar arasında görülen ceza davalarından da anlaşıldığı gibi davalı, sürekli olarak davacıyı rahatsız edici davranışlarda bulunmuş, aynı zamanda ızrar suçundan da mahkumiyet kararları verilmiştir. Mala verilen zararlar nedeniyle manevi tazminat istenemeyeceği doğrudur. Ancak davacı malına zarar verildiği için değil, kendi kişisel değerlerine zarar verildiği için manevi tazminat istemektedir. Davalının eylemleri sadece mala zarar vermekle kalmayıp davacıyı zor durumda bırakıp evinde huzur içinde yaşamasını engelleyecek niteliktedir. Kişinin sürekli komşusu tarafından rahatsız edilmesi sonuçta onun ruh ve vücut tamlığına yöneltilmiş bir davranıştır ve kişisel değerlere saldırı niteliğindedir.
O halde davacının manevi zarara uğradığı kabul edilerek uygun bir tazminata hükmetmek gerekirken davanın reddedilmiş olması yasaya aykırı olupbozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24.10.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.