 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/5784
Karar no : 1995/8036
Tarih : 31.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalılardan H.D. hakkındaki davanın reddine, 50.000.000 lira manevi tazminatın 27.5.1993 haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte diğer davalalırdan alınarak davacıya yarı yarıya ödenmesine ilişkin hükmün H.D.'den gayri davalılar avukatı tarafından duruşmasız, davacılar avukutı tarafından da duruşmalı istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılardan K.E. gelmiş, diğer taraftan davalılar adlarına kimse gelmemiş olduğundan onların yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan hazır bulunanın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacılar basın yolu ile kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek 500.000.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden faizi ile tahsilini istemişlerdir. Mahkemece H.D. hakkındaki davanın reddine, 50.000.000 Tl manevi tazminatın 27.5.1993 haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile diğer davalılardan payları oranında alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dairemiz kurulunca davalıların tüm, davacıların ise miktara ilişkin temyizleri haricindeki itirazları gösterilen gerekçeyle reddedilmiştir. Tutar yönündeki temyiz üzerine ise "kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını teyin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenlri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği konularda hakimin hak ve nsfetle hüküm vereceğ Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır" denilerek davaya konu olan bu işte yayınının içeriği ve davacıların sıfatı ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacılar için hükmedilen manevi tazminatın az olduğu belirtilip daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
Yerel mahkemece bozmaya uyulmuş,davacıların her biri için takdir edilen 25.000.000'ar TL'den 50.000.000 TL manevi tazminatın fiilen işlendiği 27.5.1993 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı şirketle S.K.'dan alınıp davacılara verilmesine karar verilmiştir.Bozmaya uyulduğuna göre gerekleri yerine getirilmek ve daha üst düzeyde manevi tazminat verilmek üzere karar yeniden bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, davalıların tüm, davacıların sair itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz edenlerden davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.