Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/5280
Karar no : 1995/6356
Tarih : 3.10.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki tazminat davası üzeri/ne yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı adına Avukat Lalehan E... ile diğer taraftan davalı asil Sadık A...'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu .
1-Davacı,davalının haksız eylemi sonucu, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur .
Mahkeme, davalının sözlerinde hakaret kastı taşımadığını, sözlerinde yer alan "açık teşkilat"la polisi, "gizliteşkilat" la Milli İstihbarat teşkilatını kastettiğini., bu teşkilatlarında yasal kuruluşlar olup bu kuruluşlara üye olduğunun davacıya sorulmasının kişilik haklarına saldırı teşkil etmiyeceği belirtilerek talep reddedilmiştir.
Taraflar arasında davaya konu edilen olayı n faili meçhul siyasal cinayetler konusunda Meclis Araştırması yapmakla görevli Komisyonca 18.10.1993 tarihinde düzenlenen tutanaktan izlendiğine göre, davacının 20.9.1993 tarihinde TRT de yaptığı Ateş Hattı programında Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili olarak dinlediği bir tanıkla yaptığı söyleşiden dolayı, bilgisine başvurulmak üzere komisyonca dinleneceği sırada meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Anılan tutanak izlendiğinde, davacı ile davalı arasında, hemen görüşmenin başında gergin bir havanın oluştuğu görülmektedir. Şöyleki; davacı davet kağıdının kendisine 14 Ekim 1993 tarihinde saat 15.00'i geçtiği halde, komisyonunuzca, 13 Ekim 1993 saat 15.00'te yapılan oturuma katılmadığımı bildirmişsiniz, bu yanlışlığı düzeltmek istiyeceği sırada, üyelerden biri, "yerine otur kardeşim" der. Davalı başkan ise, "sen bir otur bakayım" şeklinde konuşur. Bu konuya başka üyelerde karışır. Bu arada davalı bu defada "program yaptığına benzetme burayı" der. Devamla, "...komisyonumuza çağırdığınız, daha doğrusu çağırmadığınız tesbit ettiğiniz bir tanığı programa çıkardınız ve bir program yaptınız deyince davacı "pardon, baştan söyleyebilir misiniz efendim anlayamadım " diye açmasını ister, davalı "Bana soru sorma efendim sen" davacı "hayır anlayamadım" diye yanıt verir.
Görüldüğü üzere hemen işin başında taraflar arasında gergin bir ortam oluşmuştur. Yukarıda tırnak içine aldığımız sözlerden de anlaşılacağı üzere davalının sorusu açık olmadığı gibi, neyi amaçladığı da belli değildir. Açmasını istiyen davacıya davalı aktarılan yanıtı verir. Buradaki tesbitimiz, ilk gerginliğin davalı tarafından yaratılmış olmasıdır.Özellikle, davacıya karşı "program yaptığına benzetme burayı" demek suretiyle küçük düşürdüğü, gerginliğe neden olduğu açıktır.
Görüşmenin bundan sonraki bölümleri de, esasa girilmeden bu ortam içinde devam etmiş, özellikle hiçte gerekli değilken ve bir gazetecinin haber kaynağını açıklamaması ilkesi gözardı edilerek tanığın kendisine kim veya kimler tarafından getir ildiği üzerinde durulmuştur. Davacının tanıkla yaptığı görüşme sonrasında, tanığın, "yalan söylediği" biçiminde bir değerlendirmesi olmamasına, davacının da böyle bir şeyin kendisi tarafından söylenmediğini belirtmesine karşı davalı, "bu tanık yalan söylüyor.. dediniz diye açıklamada bulunmuştur. Bu konu üzerinde de davacı ısrarla durmuş ve "yala.n söylüyor" demediğini belirtmiştir. Bundan sonra ve tartışmanın bir yerinde davalı davacıya"...çok konuşuyorsunuz ve gereksiz konuşuyorsunuz Daha sonra, komisyonun bir "araştırma" mı, yoksa "soruşturma" mı komisyonu olduğu konusunda tartışmalar yapılıyor. Bu aşamada davalı davacıya "...siz eğer Uğur Mumcu'yu bir haber metaı olarak görüyorsanız...hiç bir şey diyemeyiz..." der. Bunun üzerine davacı, "beni böyle suçlamayın, burası suçlama yeri değil" diye cevap verir ve görüşme yine özünden uzaklaşır. Hatta davalı davacıya "..Bir komisyon başkanı sizinle röportaj yapıyor, siz gerçekten yardımcı olmak isteseydiniz, biz Ayhan A...'ı bulduk, ifadesine başvurduk, onunla röportaj yaptık derdiniz, gerçekten iyi niyetli olsaydınız." demiştir. İşte bundan sonra gerginlik daha da artmış çünkü davalı, davacıya bu konuda iyi niyetli olmadığını ifade etmiştir.
Tartışma devam etmiş ve davalı başkan olarak davacıya "Sayın muhtar ben son olarak bir şey soracağım. Siz gizli veya açık herhangi bir teşkilata mensup musunuz?" diye sorunca, davacı da iki defa "Anlamadım efendim" diye karşılaştığı bu soru karşısında ki şaşkınlığını belirtir. Davalı soruyu bir daha aynı şekilde tekrar eder.
İşte görüşme bu ortanı içinde ve gergin şekilde sona erer.
Davacı da bu söz ve davranışlara dayanarak, kişilik haklarına karşı saldırının var olduğunu belirtir.
Kişilik hakları kişinin toplum içindeki konumunu belirleyen ve bunun korunmasını sağlıyan haklardır. Bu haklar, kişinin doğuştan sahip olduğu temel değerlerdir. Kişilik haklarının sınır ve sayısını belirlemek mümkün olmamakla birlikte, herkesin bu değerlere sahip olduğu veya olması gerektiği peşinen kabul edilir.
Kişi, ancak bu hakların varlığının diğer kişilerce kabulü ve bunların onlar tarafından korunmaya değer görülmesi ile toplum içinde bir değer kazanır ve gelişir. Bunlara karşı saldırıda bulunulması halinde o kişinin haklarına zarar verilmiş olur. Bu saldırının önlenmesi MK nün 24 ve 24/a maddelerinde düzenlemiş, yaptırımı da BK nün 49. maddesinde yer almıştır.
Somut olayın başlangıç ve gelişimi ile, tarafların olayın oluşumundaki davranış ve sözlerinin önemli sayılan ve davacıya etkisi olacak bölümlerinden de anlaşılacağı üzere, TBMM nin kararı ile oluşturulan ve ülkenin içinde bulunduğu ortam itibariyle önemli bir görevi yürütmekle görevlendirilen bir komisyonun başkanlığını üstlenen davalının, davacı ile karşı karşıya geldiği andan itibaren görüşmeyi sert bir zemine sürüklediği, zaman zaman davacının yaptığı işi ve yürüttüğü mesleği küçümser nitelikte sözler sarfettiği, davacıyı gösterip yapmakla, Uğur Mumcu cinayetini bu amaç uğruna malzeme olarak kullandığı, hatta bu konuda iyi niyetli davranmadığı ifade edilir. Yine davacı hakkında kamu oyunda kuşku uyandıracak biçimde tesbit ve nitelendirmelerde bulunduğu onu, gizli veya açık bir örgütün mensubu olmakla suçlamıştır.
Tüm bunlar, kişinin mesleki alandaki kişilik haklarına saldırı teşkil eder. Kişinin gizlilik yaşamını zedeler. Ayrıca onun hakkında kuşku uyandırır. Hatta o kişinin bir meslekdaşının öldürülme olayını malzeme olarak kullandığı varsayımını doğurur. İşte bu tür söz ve davranışlar, kişiyi toplum içinde küçük düşürür. Onu manevi yönde üzüntü içinde bırakır. Bundan dolayıdır ki somut olayda davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiştir.
Mahkemenin açıklanan şu somut olayı göz ardı etmek suretiyle davalının dahi ileri sürmediği bir gerekçe ile, "gizli örgütten Milli İstihbarat, açık örgütten Polis teşkilatının" kastedildiğini belirtmesi yargı için önemli bir yanılgıdır. Mahkemenin dayandığı nedenleri davalı dahi ileri sürmemiştir. Mahkemenin böyle bir tesbit yapması yargılamanın ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Davayı reddetmesi, yargılama sonucu vardığı vicdani kanaati olabilir. Ancak, davalının kullandığı sözlerin , hangi amaçla söylendiğinin yorumunun mahkeme tarafından karara gerekçe yapılması doğru değildir. Çünkü bu sözlerin hangi amaçla söylendiğini en iyi bilebilecek davalıdır. Davalıda böyle bir savunma getirmediğine göre, mahkemenin onun düşünce ve iradesi yerine geçerek yorum yapması doğru değildir.
Mahkemenin açıklanan bu ilkeleri gözetmeden yazılı gerekçe ile davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de, dava tümden reddedildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11/3. maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1.bentte açıklanan nedenle oyçokluğuyla, 2. bentteki nedenle oybirliği ile BOZULMASINA ve davacı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 3.10.1995 gününde karar verildi.
KARŞI OY
Davalı, (davaya konu olay sırasında) milletvekili ve TBMM Faili Meçhul Siyasal Cinayetler Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu Başkanıdır. Davacı da Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayı ile ilgili TRT'de yaptığı program dolayısıyla dinlenilmek üzere komisyona çağrılıdır. Anayasanın 83.maddesine göre, TBMM üyeleri Meclis çalışmalarında söyledikleri sözlerden ileri sürdükleri düşüncelerden... sorumlu tutulamazlar.Yasama dokunulmazlığı adı verilen bu durumda, TBMM üyesinin sözleri bir kimsenin şahsiyetine tecavüz teşkil ederse, dokunulmazlığı sebebiyle bu sözleri yüzünden cezai veya hukuki sorumluluğu "söz konusu olamaz. Başka bir anlatımla o milletvekili hakkında maddi ve manevi tazminat davası açılamaz. Ancak bu yasama dokunulmazlığı fiilin hukuka aykırılığını önleyemeyeceğinden, tecavüzün hukuka aykırılığının tesbiti ve kararın yayınlanması davası açılabilir.
Gerçi yasama dokunulmazlığına sahip olan kişilerinde " gereksiz, yasama çalışmalarıyla bir ilişkisi olmaksızın ve ancak bu görevin ifası vesilesiyle" kişisel hakka saldırıdan dolayı zarar görenlerin manevi tazminat talep edebileceği Dairemiz kararlarıyla benimsenmiştir. Ne varki, olayda, tarafların durumu ve incelenen meclis tutanağı içeriği gözetildiğinde, Dairemiz kararında öngörülen koşullar da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Borçlar Kanununun 49. maddesindeki koşulların oluştuğu ve bu nedenle davalının manevi tazminatla sorumlu olacağı yolundaki yüksek çoğunluk bozma nedenine katılamıyoruz. 3/10/1995
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini