 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/2857
Karar no : 1995/4012
Tarih : 16.05.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktan doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün (...) temyiz edilmesi üzerine (...) gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istem reddedilmiş karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, istem reddedilmiş karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu olan olayda, davacının avukat olarak takip ettiği bir davada, borçlunun bazı mallarının haczi için davacı ile birlikte çalışan bir avukatın takip amacı ile haciz mahalline gittiğine, davalı gazetede bunun haber olarak yer aldığı ve başlık olarak da "RP'li Şevket Kazan'dan İşsiz Mehmet'e Darbe" sözlerinin yer aldığı, haberin içinde de "Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli milletvekili Şevket Kazan 4 milyonluk kira borcunu ödemeyen... vatandaşın 20 milyon lira değerindeki ev eşyalarına haciz koydurdu.... Mehmet memiş'in Keçiören'deki evine önceki gece baskın yapıp... eşyalara el koydu" denmiş ve devamla "Aynı zamanda eski Adalet Bakanlarından olan Şevket Kazan..." diye haberi sürdürmüştür.
Basının bir kamu görevi yaptığı ve bunun sonucu olarak da okuyucuya belirli ve toplumu ilgilendiren olaylar hakkında bilgi verdiği; onu siyasi, ekonomik, sosyal vs. gibi konular hakkında bilgilendirdiği bilinen bir husustur. Basın bu görevini yerine getirirken elbette kişinin dokunulmaz, vazgeçilmez kişilik haklarına saygı gösterecektir. Ancak haber gerçekse ve haberin verilişinde sınırlar da aşılmamışsa haberin verilişinde ve yazının yazılmasında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan söz edilemez. Bununla birlikte bir haberin içeriği doğru olsa bile biçimi itibariyle o doğrunun dışına çıkarak aşağılayıcı ve abartılı ise yayın, hukuka aykırı bir duruma girmiş olur.
Somut olayda böyle bir haberin verilişinde kamu yararının olup olmadığı dahi tartışılır bir halde olmakla birlikte parti adının kullanılması, davacının eski bir bakan olmasından söz edilmesi "borçluya darbe vurduğunun" işlenmesi gibi sözler davacının doğru ve adil davranmadığı, bakan olmasının dahi böyle davranmasına engel olmadığı, gündüz yapılan haczi gece yapılan bir baskın gibi gösterdiği ve böylece başka bir avukat tarafından da yapılacak olan böyle bir işin davacının yapması arasında bir fark olmamasına rağmen farklı bir yöntem ve uygulama yapılmış gibi orta düzeydeki okuyucu üzerinde olumsuz etki bırakılmasına neden olmuş; bu sonuç da davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmiştir.
SONUÇ : Açıklanan şu duruma göre yayın yoluyla davacının kişilikhaklarına saldırının varlığı kabul edilmeli, verilen haber ve kullanılan sözler itibariyle zarar kapsamı belirlenmek ve hüküm altına alınmak gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. (16.05.1995)