Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/7402
Karar no : 1995/1124
Tarih : 9.2.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama, sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 25.000.000 lira manevi tazminatın 22.1.1992 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ya ödenmesine fazla istemin reddine, kararın kesinleşmesini müteakip karar özetinin Bugün gazetesinde yayınlanmasına ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı taralından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. Davacı, Bugün Gazetesinin 22.11.1992 tarihli nüshasında yayınlanan "Rüşvet alan Vali" başlıklı yazı da, İçişleri Bakanı tarafından 24.12.1992 tarihine kadar basına herhangi bir açıklamada bulunulmadığı gibi hiçbir aşağılayıcı,suçlayıcı ifade de kullanılmadığı halde ve açılmış dava,kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı da bulunmamasına rağmen suç isnat edilerek yayın yapılmış olması nedeniyle 100.000.000 TL manevi tazminat ve hüküm özetinin yayınlanması isteminde bulunmuştur.
Davalılar yayının Kütahya Milletvekili Mustafa K...'nin soru önergesi üzerine İçişleri Bakanının TBMM Başkanlığına verdiği 16.11.1992 tarihli yazılı cevap üzerine hazırladığını ve eleştiri sınırları içinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; mahkemece, 25.000.000 TL manevi tazminat ve karar özetinin Bugün Gazetesinde yayınlanmasına karar verilmiştir.
Bilindiği gibi basının başlıca görevlerinden birisi ve en önemlisi; zamanında, gereken ayrıntıları ile ve doğru olarak, kamu yararı bulunan haberleri toplayarak halka, topluma ulaştırmak, böylece toplumun düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve neticede kamu oyunun serbestçe oluşumunu sağlayarak toplumun denetimine aracı olmaktadır. Dolayısıyla Anayasal eğer taşıyan basın yoluyla düşünce açıklamak hakkı bu hakkın sınırları içinde kalındığı sürece hukuka uygun sayılacak ve böyle bir hakkın kullanılmasından kişiler olumsuz yönde etkilense dahi haber ya da yazı hukuka aykırı sayılmayacaktır.Bu durumda verilen bir haberin yada yazılan bir yazının hangi hallerde hukuka uygun sayılacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Çünkü basın yoluyla düşünce açıklamak hakkı ile kişilik haklarının sınırlarının belirlenmesi bu sorunun çözümüne bağlı olmaktadır.
Yine bilindiği gibi,gerek doktrinde ve gerekse uygulamada benimsenen baskın görüşe göre basının haber verme hakkı gerçeklik, güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık temel kuralları ile sınırlıdır. Eğer bir haber ya da yazı bu temel kurallardan birisine ters düşerse bu takdirde hakkın hukuka uygunluğundan söz edilmesi olanağı kalmayacaktır.Yerel mahkeme kararında bu kurallardan yalnızca gerçeklik üzerinde durulmuş ve yayının gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülmüş bulunmasına göre diğer unsurların varlığının benimsendiği anlaşılmaktadır.Esasen görevden alınan bir vali hakkında içişleri Bakanlığı tarafından,TBMM Başkanlığına verilen yazılı cevapta açıklanan olayların ve davacının belirtilen olaylarda kişisel çıkar sağladığının açıklanmasında, kamu yararının, güncelliğin, toplumsal ilginin ve soruşturmaya dayalı yayının konusu ile ifadesi arasında tabii düşünsel bağlılık tartışmaya konu olmayacak kadar açıktır. Kaldı ki o tarihlerde bütün Türk Basınında benzer yayınların yapıldığı bilinen bir gerçektir .
O halde üzerinde durulacak konu, davalı gazetede yer alan haberin gerçeğe uygun olup olmadığıdır. Dava konusu yayın Kütahya Milletvekili Mustafa K...'nin davacı ile ilgili dönemin İçişleri Bakanı İsmet S... tarafından yapılan yazılı açıklamadan hareketle hazırlanmıştır. İçişleri Bakanı tarafından TBMM Başkanlığına verilen 16.11.1992 tarihli yazılı cevapta, davacı hakkında kamuoyunda görev ve memurluk haysiyet ve şerefiyle bağdaşmayan olumsuz haberlerin yaygınlaşması üzerine davacı hakkında bakanlık onayı ile 25.9.1992 tarihinde Mülkiye Müfettişi görevlendirildiği, inceleme sonucu düzenlenen 2.10.1992 tarih 68/46 sayılı müfettiş raporunda 2.500.000.000 TL keşif bedelli Çıraklık okulu ihalesinden 60.000.000 TL rüşvet aldığı, istihkak ödemelerini bizzat kendisi imzalıyarak bu yolla hediye ve rüşvet kabul ettiği, küçük müteahhitler ile taşeronların ihale işlerine ve istihkak ödemelerine Beytullah adlı bir, taşeronun aracı olmasına imkan sağladığı, İl Özel İdaresi Bütçesinden şahsı için harcamalar yaptırdığı, bazı ihaleleri yakınlarına verdiği 1.500.000.000 TL keşif bedelli Vali Konağı onarım işi ihalesinde kuşkulara yıl açtığı, müteahhitlerden ve ENKA grubu yol inşaatı yetkililerinden giyim ve çeşitli konularda hediyeler kabul ettiğinin belirtildiğini, davacını n kişisel çıkarlarına düşkün olduğu, istihkak ödemelerinin özel teftişinin yapılmasının istendiği, 28.10.1992 tarihli Bakanlık onayı ile mülkiye Müfettişi görevlendirilmiş olup, soruşturmanın halen devam ettiği, davacının Merkez Valiline atanmasının 8.10.1992 tarihli yazı ile Başbakanlığa teklif edildiği açıklanmıştır. Gazete bu açıklama doğrultusunda ve rüşvet iddiaları nedeniyle eleştiri içerikli yayın yapmıştır. Mahkeme, henüz soruşturma aşamasında olan bir hususta kesin ifadeleri ve İçişleri Bakanının yazılı cevabı yanlış aksettirerek isnat olunan konularla ilgili olarak yargılanıp mahkum olmuş gibi yazılan yazının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu kabul etmiştir. Mahkemenin bu şekilde yorumu gerçeklik kavramından ve ilkesinden ne anlaşılması gerektiği konusundaki hatalı değerlendirmeden kaynaklanmaktadır. Daha açık bir ifade ile yerel mahkeme, olayın yazının yayını anındaki beliriş biçimine uygunluğunu değil, öyle anlaşılmaktadır ki somut gerçekliğin varlığını aramaktadır.
Oysa yayın hakkının sınırlarından ilkini ve hatta en önemlisini oluşturan "gerçeklik "Dairemizin sayısız kararında açıklandığı üzere, haberin ve bir olaya dayanan eleştiride olayın gerçeğe uygun olmasını ifade eder. Ancak buradaki gerçekliğin somut gerçeği değil, olayın haber" verildiği andaki beliriş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılması gerekir. Şunu da belirtmek gerekir ki, "gerçeklik" haberin olayın vuku buluş biçimine uygunluk şeklinde ani aşılmamalıdır. Gerçeklik verilen habere ya da anlatılmak istenen amaca ve hedefe konu olan içeriğin, yayın sırasında olayla ilgili durumuna uygunluk anlamına gelmektedir. Özetle "gerçeklik" olayın varlığının gerçek olması anlamına gelir. Yayının ancak olayın maddi gerçekliği saptandıktan sonra verilebileceği kabul edilecek olursa, haber verme hakkı sınırlandırılmış olur. Zira maddi gerçeğin ortaya çıkarılması zaman alır. Gazeteci de maddi gerçeği araştırmak ve ortaya çıkarmak göreviyle yükümlü değildir.
Yukarıda açıklanan esaslar, İçişleri Bakanının yazılı açıklaması, mevcut gelişmeler ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davalı gazetenin olaya bakış açısı ve yorumu, hayatın olağan akışına ve eşyanın tabiatına uygun düşmektedir. Bütün bu nedenlerle mahkemece maddi olayın bu tümel çizgisindeki gelişimi gözetilmeden ve gerçeklik konusunda değerlendirmede yanılgıya düşülerek davanın kabulü yönünde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 9.2.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini