Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1994/4053
K. 1994/7231
T. 19.9.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
TESBİT DAVASI
(Konusu ve koşulları)
 
KARAR ÖZETİ Tesbit davası hakkında Usul Yasamızda bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, var olan bir özel hukuk ilişkisinin inkar edilmesi veya bir özel hukuk ilişkisinin varlığının iddia edilmesi hallerinde başvurulabilecek bir
dava türü olarak bu davaların açılabileceği Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmektedir. Tesbit davasının konusu; maddi olayların değil, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tesbitidir. Hukuku ilişkinden amaç, bir kimse ile diğer bir kimse veya bir eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan ilişkidir. Öte yandan, tesbit davasının dinlenebilmesi için davacının hukuki yararının bulunması da şarttır. Diğer dava şartlarında olduğu gibi hukuki ilişki ile hukuki yarar koşullarının (bu iki koşulun) var olup olmadığı davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerekir.
(YİBK., 18.11.1964 gün ve 2/4 s.)
 
  Taraflar arasındaki tesbit davası üzerine yapılan yargılama sonunda,ilamda yazılı nedenlerden dolayı Mustafa, Meryem ve Müşerref hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalı Sami hakkındaki davanın ev yönünden reddine, samanlık yönünden kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
 
Davacı vekili, müvekkili ile davalıların hissedarı oldukları 874 parsel sayılı taşınmaz üzerine müvekkili tarafından tek katlı ahşap ev ile samanlık yapıldığını, davalıların bu muhtesatları için niza çıkarıp müvekkilinin mülkiyet hakkını tanımak istemediklerini ileri sürerek "874 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı tarafından inşa edilen ev ile samanlığın mülkiyetinin davacıya aidiyetine" karar verilmesini talep ve dava etmiş; mahkemece kısmen istek doğrultusunda karar verilmiştir.
 
Karar, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
 
Tesbit davaları hakkında Usul Yasamızda bir hüküm bulunmamakla beraber, mevcut bir özel hukuk ilişkisinin inkar edilmesi veya bir özel hukuk ilişkisinin varlığının iddia edilmesi hallerinde başvurulabilecek bir dava türü olarak bu davaların açılabileceği Yargıtay içtihatları ile kabul edilmektedir. Başka bir anlatımla, tesbit davasının konusu, maddi vakıaların değil, bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tesbitidir. Hukuki ilişkiden amaç, bir kimse ile diğer bir kimse veya bir eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan ilişkidir. Sözü edilen nitelikteki hukuki ilişki için önemli olsalar dahi, maddi vakıalar yalnız başına hiçbir zaman tesbit davasının konusunu teşkil edemezler. Maddi vakıalar, ancak bir hukuki ilişki ile birlikte tespit davasına konu olabilirler.
Öte yandan, tesbit davasının dinlenebilmesi için davacının hukuki yararının bulunması da şarttır. Hukuki yararın varlığından sözedebilmek için, davacının bir hakkı ve hukuki durumunun halihazır bir tehlike içinde olması ve verilecek tesbit kararının da bu tehlikeyi ortadan kaldıracak sonuç hasıl etmesi gerekir.
 
Görüldüğü üzere, tesbit davalarında hukuki ilişki ile hukuki yarar birer dava şartıdır. Bu iki şartın, diğer dava şartlarında olduğu gibi davanın her aşamasında makemece kendiliğinden (resen) gözetilmesi gerekir. Tarafların bu şartların mevcut olmadığına ilişkin bir itirazda bulunmamaları ve hatta buna rıza göstermeleri halinde bile, bu iki şart veya bunlardan birisi (ve diğer dava şartları) bulunmadıkça tesbit davası dinlenmez.
 
Davaya konu olayda, taraflar arasında açılmış bir ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı tartışmasızdır. Dava bir maddi vakıanın tesbiti isteği niteliğindedir. Mahkemece re' sen gözetilmesi gereken ve birer dava şartı olan hukuki yarar ve hukuki ilişki koşullarının birlikte bulunmadığından (işin esası incelenmeksizin) davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
 
Sonuç : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdiden incelenmesine gerek bulunmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 19.9.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
 
Tesbit davası, bir hukuki ilişkinin tesbitine yöneliktir. Hukuki ilişkiden amaç, bir kişi ile diğer bir kişi veya eşya arasında somut bir olaydan kaynaklanan hukuki ilişkidir. Her türlü ilişki, tesbit davasının konusu olabilir. Ancak maddi olayların soyut hukuki ilişkiler tesbit davasının konusu olamazlar.
 
Hukukumuzda genel anlamda tesbit davalarının varlığını düzenleyen yasa maddeleri mevcut olmamakla birlikte tesbit davalarının da dinlenebileceği kabul edilmektedir. Yargıtay da yerleşmiş kararları ile tesbit davalarını kabul etmiş bulunmaktadır.
 
Tesbit davası, bir hukuki ilişkinin saptanmasına yönelik olmakla birlikte, talepte bulunanın bu isteminde hukuki yararı da olmalıdır. Ayrıca, tesbit davası eda davasının öncüsü niteliğinde olması nedeniyle hukuki ilişkinin belli edilmesi bakımından, hukuki ve. bağlayıcı bir sonuç doğurmak bakımından da açılabilir.
 
Diğer davalılarda olduğu gibi tesbit davası için hukuki yarar zorunludur. Hukuki yarar için, tesbit davasının açılmasında; a) Davacının hakkı veya hukuki durumunu bir tehlike ile karşı karşıya bulunmalı, b) Tehdit nedeniyle hakkının sağlanmasında duraksama meydana gelmeli veya yararı zarar görecek nitelikte olmalı, c) Tesbit talebiyle bu tehdit ortadan kaldırılabilmelidir.
 
Tesbit davasının açılabilmesi için diğer bir koşulda, henüz eda davasının açılabilme zamanı gelmemiş olmalıdır. Eğer o anda eda davası açılabilecekse tesbit davası açma olanağı kalmaz. Tesbit davasının amacı, uyuşmazlıkların büyümeden az giderle çabuklukla çözüme kavuşmayı amaçlamaktadır.
 
Dava konusu olan olayda davacı Yaşar uyuşmazlık konusu evin kendisi tarafından yapıldığının tesbitini istemiştir.
 
Davacı Yaşar 'ın talebi ile tesbit davasını açmada hukuki yararı ve gereklilik olup olmadığı üzerinde durulmak gerekir. Gerçekten dava konusu edilen evin üzerinde bulunduğu taşınmaz taraflar arasında paylı mülkiyet kurallarına tabidir. Davacı bu evi yapmakla Medeni Kanunun 619. maddesi uyarınca ev de muhtesat niteliğini kazanmış olup tamamlayıcı parça kuralı gereğince üzerindeki arz gibi tarafların mülkiyetine geçmiş bulunmaktadır. Bu haliyle davacı Yaşar 'ın yaptığı ev nedeniyle taşınmaz değerinde bir artış ve bunun sonucu olarak da diğer paydaşlar nedensiz olarak zenginleşmişlerdir. O anda muhtesatı yapan, diğer paydaşlara üçüncü kişi ise ona karşı "meydana getirdiğim muhtesat nedeniyle zenginleştiniz, bedelini bana ödeyiniz" diye bir dava açma olanağı bulunmayabilir. Hatta muhtesatın şu veya bu nedenle ortadan kaldırılması (örneğin kamulaştırma gibi) ihtimali de olabilir. Bu gibi hallerde muhtesat~n davacı tarafından yapıldığının tesbitinde hukuki yararının olduğu kabul edilmelidir. Yerle ilgili bir ortaklığın giderilmesi davası da açılmış olabilir. Özellikle bu halde, yerin muhtesatla birlikte satılması veya taksimi halinde, muhtesat maliki satın veya aynen taksimden sonra diğer paydaşlarla gidip, muhtesatın kendisine ait olduğunu bedelinin ödenmesi gerektiğini dava edecek ki, bu sondava ile hakkını alması uzak bir ihtimal olduğu gibi dolambaçlı bir yoldur. Çünkü paydaşlar muhtesata ait olan bedeli alıp tüketmiş olabilirler. Halbuki muhtesatın davacı ya ait olduğu tesbit davası ile hükme bağlanırsa, satış sırasında ona ayrı bir bedeltakdir edileceğinden o bedel satıştan sonra doğrudan doğruya zemin bedelinden ayrı olarak, davacı ya ödenebilecektir. Daire kararında izlendiği üzere, yer üzerindeki muhtesatın miras bırakanının ölümünden sonra yapılmasının sonuca bir etkisi olmamalıdır. Murisin sağlığında yapılmışsa murise, ölümü ile de mirasçılarına geçecektir. Bunun miras bırakana bağışlandığı kabul edilemez. Nitekim Hukuk Usulü Mukameleri Kanununun "Taksim "e ilişkin 567. maddesinde, taksim davası sırasında sulh hakiminin görevini aşanbir husus varsa, bunun genel hükümler uyarınca çözümünün gerektiğini ifade etmiştir. Burada uyuşmazlıklardan binde muhtesatın aidiyeti hususunun tesbitidir. Eski 766 sayılı Tapulama Yasasının 40, yeni 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19. maddesinde tapulama işlemleri sırasında muhtesatın kimin tarafından yapıldığının beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Bu hükme rağmen muhtesatın aidiyeti tutanakta gösterilmemiş ve işlemde kesinleşmişse muhtesat sahibinin dava açarak hakkını sicilinbeyanlar hanesine işlemesinde hukuki yararının bulunduğu yerleşmiş uygulama ile kabul edilmektedir.
 
Somut olayda, evin davacı tarafından yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmış-tır. Şu durumda taraflar arasında bir ortaklığın giderilmesi davasının bulunup- bulunmaması sonuca etkili değildir. Kaldı ki davacı sadece bir ek bina için kararı temyiz etmiştir. Davalıların temyizi yoktur. Bozma ilamı ile aleyhe bozma yapılmıştır. Bundan dolayı çoğunluğun bozma görüşüne katılamamaktayım.
 
Bilal KARTAL
Üye
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini