 |
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E. 1993/11617
K. 1993/15164
T. 23.12.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HAKSIZ ŞİKAYET YOLU İLE KİŞİLİK
HAKLARINA SALDIRI (İFTİRA)
CEZADAVASI SONUCUNUN BEKLENMESİ
KARAR ÖZETİ: Şikayet hakkının, kişilik hakkı karşısında hukukça korunan hak ve çıkarlardan kaynaklanması vehakkın kötüye kullanılmaması gerekir. Hakkın kötüye kullanılmadığından söz edebilmek için, olayda şikayet hakkının amacına uygun olarak kullanılması ve gerçek olaylara dayanılma şeklinde orta~ çıkması zorunludur. Davalılar tahrifat yapılmadığını bildikleri halde davacıyı senette tahrifat yapmakla suçladıklarına ve davalılar iftira suçu ile yargılandıklarına göre, mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucunun beklenmesi ve buna göre hüküm verilmesi gerekir.
(743s. MK. m. 24)
(818 s. BK. m. 49, 53)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundukdan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Dava, haksız şikayet yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle meydana gelen manevi zararın tazminine ilişkindir. Davalılar, davacıdan mal satın alıp karşılığında 15.500.000 TL.lik senet vermişler, borcun ödenmemesi üzerine davacının alacağını icra yoluyla tahsil etmek istemesi üzerine her iki davalı da Cumhuriyet Savcılığına başvurarak senedin 15.500 TL.lik olduğunu, davacının senede sıfır rakamı ve bazı isimler ilave edip sahte imzalar atmak suretiyle senette tahrifat yaptığını ileri sürerek davacıyı şikayet etmişlerdir. Adli Tıp Kürsüsünden gelen raporda, senede sonradan ilaveler yapılmadığı ve senetteki yazıların senedi tümüyle dolduran davalıların yakınları dava dışı Mehmet adlı kişinin eli mahsulü olduğu bildirilmiştir. Yapılan ceza yargılaması sonucunda davacının beraatine karar verilmiş ve bu karar Yargıtaydan onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Davacı, bu davayı açmazdan önce davalıların iftira ettiklerini bildirerek her iki davalıyı da Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş ve dava dilekçesinde bu olguyu belirterek hazırlık soruşturmasının numarasını vermiştir. Mahkemece, C. Savcılığından bu evrak istenmiş ancak ilgili Cumhuriyet Savcılığınca bir cevap verilmemiştir. Mahkemece, ihbarın davacıyı kötü duruma düşürüp zararlandırma amacıyla yapıldığı hususunda delil bulunmadığı ve davalıların zararlandırma kastlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Şikayet hakkının, kişilik hakkı karşısında hukukça korunan hak ve çıkarlardan kaynaklanması ve hakkın kötüye kullanılmaması gerekir. Hakkın kötüye kullanılmamış olduğundan söz edebilmek için olayda şikayet hakkının amacına uygun olarak kullanma ve gerçek olaylara dayanılma şeklinde ortaya çıkması zorunludur. Karşı tarafın suçsuzluğu bilinerek, zararlandırmak amacıyla, gerçeğe aykırı olaylara dayanarak şikayette bulunulması davranışının hukuka uygunluğundan söz edilemez. Olayımızda davalılar tahrifat yapılmadığını bildirdikleri halde davacıyı senette tahrifat yapmakla suçlamışlardır. Diğer yandan, İzmir Asliye 6. Ceza Mahkemesi'nin 1989/1268 esas nolu dosyasının tetkikinden davalıların iftira suçu ile tecziyelerine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. BK.nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı hukuk hakimini takyit edeceğinden ceza davasının neticesinin beklenerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hukuki esas gözetilmeksizin ceza davasının sonucu alınmadan karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde gen verilmesine, 23.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.